Bugüne kadar gelmiş geçmiş en detaylı Zanzibar gezi rehberi ile sizlerleyiz. 2012 yılında ilk Zanzibar gezimizden sonra ikinci gidişimiz Kenya-Zanzibar turunu organize etmemiz ile oldu. Pandemiye kadar bilfiil Zanzibar turu yaptığımız için adaya hakim olmakla birlikte gide gele en özel bilgilerin de sahibi olduk.
Her ne kadar tropik bir ada olması ve deniz-kum-güneş üçlemesi ile güzel bir tatil vaad ediyor olsa da bu özel ada hakkında gitmeden bilmenizi düşündüğümüz bilgileri sizler için özenerek kaleme aldık.
Tarih kısmı ile çok ilgilenmeyenler tarih bilgisinin hemen altında Zanzibar Stone Town’da gezilecek yerler ve Zanzibar’ın genelinde yapılacak aktiviteler ve günlük turlar hakkındaki listemize geçebilirler.
ZANZİBAR’IN KÖKLÜ TARİHİ
Zanzibar, tarih boyunca birçok kültürün ve medeniyetin etkisi altında kalmış önemli bir adadır. Bu güzel ada, binlerce yıl boyunca farklı göç dalgalarının merkezi haline gelmiştir.
M.S. 3. ve 4. yüzyıllarda, Bantu halkı bu bölgeye göç etmiştir. Ardından 7. yüzyılda, İranlı göçmenler bu adaya ulaşmıştır. Ancak gerçek dönüm noktası, 12. yüzyılda Arapların bu topraklara gelmesi olmuştur.
Portekizliler, 16. yüzyılın başlarında ada üzerinde egemenlik kurmuş ve bu dönem 1503 ile 1698 yılları arasında sürmüştür. Daha sonra Umman Sultanlığı, 1698’de Portekizlileri adadan sürmüş ve Zanzibar’ı kontrol altına almıştır. Umman Sultanlığı yönetimi altında, ada önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir.
İngilizler ada üzerinde kontrol sağlamış ve 1890’da resmi olarak Zanzibar’ı bir İngiliz koruma bölgesi olarak ilan etmiştir. Bu dönem, ada üzerindeki İngiliz egemenliği ile tanınır.
1963 yılında Zanzibar, bağımsızlığını kazanarak tek bir devlet olan Tanzanya’nın bir parçası haline geldi. Bu tarihten itibaren Zanzibar, kendi özerk yönetimine ve zengin kültürel mirasına sahip bir bölge olarak varlığını sürdürmektedir.
Zanzibar’ın tarihi, deniz ticareti ve kültürel etkileşimin zengin bir öyküsünü yansıtmaktadır. Ada, Yunanlılar, Romalılar, Araplar ve İranlılar gibi çeşitli medeniyetlerin izlerini taşıyan önemli bir tarihsel merkezdir. Bu zengin miras, Zanzibar’ı bugün de benzersiz ve büyüleyici bir yer haline getirir.
Swahili Dilinin Kökeni ve Yükselişi
Swahili, kökeni binlerce yıl öncesine dayanan ve Afrika’nın doğu kıyılarındaki zengin bir kültürel mirası temsil eden bir dildir. Bu dilin hikayesi, Bantu halkının Batı Afrika’dan göç etmesiyle başlar. Göçün temel nedeni, tarım olanaklarını daha iyi değerlendirebilmekti. Bu göçler sonucunda Afrika kıyılarına ulaşıldı ve Swahili olarak bilinen bir dil ve kültür gelişmeye başladı.
MS 3. ve 4. yüzyıllarda, diğer göçmen halk grupları da Afrika’nın doğu kıyılarına ulaşmaya başladı. Bu gruplar da Bantu kökenliydi ve önce kıtanın iç bölgelerine, ardından da doğu ve güney Afrika’ya yayıldılar. Doğu Afrika kıyılarında yerleşim yerleri kurarak kasabalara dönüştüler ve sonunda Kilwa, Lamu, Mombasa ve Unguja adasında (Zanzibar Adası) Unguja Ukuu gibi büyük ticaret şehirleri haline geldiler.
Bu dönemde, Araplarla olan ticaret ilişkileri büyük önem taşıyordu. Swahili halkı, fildişi, gergedan boynuzu, kaplumbağa kabuğu ve palmiye yağı gibi değerli ürünleri ihraç ederken, metal aletler, silahlar, şarap ve buğday gibi ürünleri ithal ediyordu.
Bu ticari etkileşimlerin yanı sıra, Arap kültürü ve gelenekleri de Swahili toplumu üzerinde büyük bir etki yaptı. Bu nedenle Swahili halkı, İslam dini dahil olmak üzere Arap geleneklerini ve göreneklerini benimsemeye başladı. Swahili dili, bu ticaretin ve kültürel etkileşimin bir sonucu olarak ortaya çıktı ve 9. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlandı.
Günümüzde Swahili, Tanzanya ve Kenya’nın resmi dili olmanın yanı sıra Uganda’da da yaygın bir şekilde konuşulmaktadır. Yaklaşık 300 milyon Afrikalı, Swahili’yi anadil olarak konuşmakta ve bu dil dört Afrika ülkesinin resmi dili olarak kabul edilmektedir. Swahili, Bantu dilleri ile Arapça’nın etkisi altında şekillenmiştir ve Latin alfabesiyle yazılmaktadır. Swahili, başta ticaret olmak üzere çeşitli sosyal ve kültürel etkileşimlerin bir ürünü olarak zengin ve çeşitli bir dildir.
Zanzibar’ın Erken Tarihi ve Arap Yerleşimcileri
7.yüzyıl, Arabistan’da İslam’ın hızla yükselişine sahne oldu. Bu dönemdeki savaşlar ve ardından İran’daki iç karışıklıklar, bu bölgelerden sadece birkaç kişinin doğu Afrika kıyılarına kaçmasına ve yeni İslam dinini bu bölgelere taşımasına yol açtı.
İslam’ın etkisiyle, 8. yüzyılda Persli tüccarlar da Doğu Afrika kıyılarına ulaştılar. Bu dönemde, İslam’ın din ve kültürü, bu bölgelere yerleşenler aracılığıyla bölgeye girdi. İslam, doğu Afrika kıyılarına yerleşenlerin günlük yaşamını, ticaretini ve kültürel pratiklerini etkilemeye başladı. Bu dönemde İslam, Doğu Afrika’nın tarihinde önemli bir rol oynamaya başladı.
7.yüzyılda, Swahili halkı düzenli olarak Arap ve İranlı tüccarlarla ticaret yapıyordu. Bu dönemde, Swahili denizcileri geleneksel Arap gemilerine dayanan yelkenliler kullanarak ticaretin bir parçası haline geldi. Bu yelkenliler, düzenli olarak Basra Körfezi’ne seyahat ediyor ve bu bölgeden altın, fildişi, gergedan boynuzu, leopar derileri, kaplumbağa kabuğu ve kehribar taşı gibi değerli malları taşıyarak Doğu Afrika kıyılarına dönüyorlardı. Bu ticaret, Swahili halkının ekonomisine ve kültürel değişimine büyük katkılarda bulundu.
Sonraki yıllarda Afrika ile Arapistan arasındaki ticaret gelişerek Doğu Afrika ile Asya arasındaki ticaret bağlarına dönüştü. Fildişi, Hindistan’a ve daha sonra Çin’e ihraç edilirken, Hint kumaşı, Çin porseleni ve ipek gibi ürünler Arabistan ve Zanzibar’a ithal ediliyordu. Müslüman Araplar Zanzibar’a başlangıçta yerleşmek amacıyla değil, fildişi, baharat ve köle ihtiyaçlarını karşılamak için geldiler.
Ancak 12. yüzyıldan itibaren, hem Araplar hem de İranlılar Zanzibar’ın zenginliklerini fark ederek burada yerleşmeye başladılar. Ummanlı göçmenler de Pemba adasına yerleşti. Aynı dönemde Zanzibar Kasabası büyümeye başladı.
12. ve 15. yüzyıllar arasında, Arabistan, Pers ve Zanzibar arasındaki ticaret hızla arttı. Altın, fildişi, köleler ve baharatlar el değiştirdi ve bu adalar hem zenginlik hem de güç açısından büyüdü.
Zanzibar giderek daha güçlü ve önemli bir ticaret merkezi haline geldi. 13. yüzyılda, Zanzibar kendi paralarını basmaya başladı ve taş binalar, temel çamur evlerinin yerini almaya başladı.
1295 yılında Venedikli gezgin Marco Polo, Zanzibar hakkında şunları yazdı: Adayı hiç ziyaret etmemiş olmasına rağmen “Halkın bir kralı var … bol miktarda fil … ve çok sayıda balina var”. Dönemin diğer yazarları, Zanzibar ve Pemba krallarının ve kraliçelerinin ince ipekler ve pamuklu giysiler giydiklerini, altın takılar taktıklarını kaydetti.
15.yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Zanzibar adaları, Mombasa, Malindi, Lamu ve Kilwa gibi gelişmiş İslami şehir devletlerinin oluşturduğu bir zincirin parçası haline geldi. Ancak 15. yüzyılın sonunda, Portekizlilerin bu bölgeye gelmesi, durumu ciddi şekilde değiştirdi. Portekizliler, bu ticaret merkezlerini ele geçirerek bölge üzerinde büyük etki sağladılar.
Portekizlilerin Gelişi ve Düşüşü (1503-1698)
Portekiz, denizcilik ve keşifler konusunda büyük bir rol oynayan Kral Henry liderliğindeki kaşifleri destekleyen bir krallığın parçasıydı. Kral Henry’nin hayali, Ümit Burnu’nu aşarak Hindistan’a ulaşmaktı. Ancak kendisi denize hiç açılmamıştır. Portekizli kaşifler, Brezilya’ya gitmek için Afrika’nın sahil bölgelerini sömürgeleştirerek büyük bir koloni imparatorluğu oluşturdular.
Portekiz, Batı Avrupa’daki koloni imparatorlukları arasında en uzun süre sömürgeciliği sürdüren devletlerden biriydi, 1415 ile 1999 yılları arasında bu süreç devam etti. Ancak 16. yüzyılın sonlarından itibaren Hollanda, İngiltere, İspanya, Fransa ve Arap koloni imparatorlukları gibi diğer Avrupa güçleriyle rekabet etmekte zorlandı ve askeri ve ekonomik güç kaybına uğradı.
1497’de Portekizli denizci Vasco da Gama, Ümit Burnu’nu dolaşarak Hindistan’a yol aldı ve bu yolculuk sırasında Doğu Afrika kıyılarına ulaştı. Burada Mombasa, Pemba ve Zanzibar gibi limanları ele geçirerek Portekiz’in Hint Okyanusu’ndaki çıkarlarını genişletti.
1560 yılında, Portekizliler Zanzibar’da küçük bir ticaret yerleşimi kurdu. Ancak Portekiz, Hint Okyanusu’nda tek Avrupalı güç değildi. İngilizler de bu bölgede varlığını sürdürüyordu. İngiliz gemilerinin Hint Okyanusu’na girmesiyle Portekizliler, sahildeki konumlarını güçlendirmek zorunda kaldılar. Ayrıca Ummanlılar da Zanzibar’a baskınlar düzenledi, birçok insanı öldürdü ve kilisede yaklaşık 400 kişiyi esir aldı. Pemba’daki Portekiz yerleşimine de saldırarak tahrip ettiler. Sonuç olarak, 1668’de neredeyse tüm kıyı bölgeleri Umman’ın kontrolü altına girdi. Portekiz, bu dönemde Hint Okyanusu’ndaki egemenliğini kaybetti ve gerileme sürecine girdi.
Umman Sultanlığı Dönemi (1698-1856)
1698 yılında, uzun süredir Zanzibar adalarında ticaret yapan Umman, Portekizliler’i bu bölgelerden sürerek Zanzibar’ı fethetti ve bu adaları bir Arap eyaleti haline getirdi.
1698’den itibaren Umman Sultanı, Zanzibar adalarını yönetmek için Muscat’tan atanan valiler ve zaman zaman küçük isyanları bastırmak için silahlı müdahaleler kullanarak idare etti. Umman’ın Zanzibar üzerindeki hakimiyetini güçlendirmek amacıyla bir kale inşa edildi ve bu kale, adaların savunması için kullanıldı.
1840 yılında, Sultan Seyyid Said başkentini Umman’dan Stone Town’a taşıdı. Bu hamle, Zanzibar’ın hızla refahının arttığı ve Umman’ın gerilediği bir dönemde gerçekleşti. Seyyid Said’in unvanı artık Zanzibar ve Umman Sultanı olarak kabul edildi. Zanzibar Kasabası bu dönemde genişlemeye başladı. Seyyid Said’in ilk geldiği zamanlarda binalar çoğunlukla hindistan cevizi yapraklarından yapılmış çamurdan kulübelerden ibaretti. Ancak 1850’lerde Umman’dan gelen yeni göçmenler tarafından birçok etkileyici taş bina inşa edildi.
1856 yılında Sultan’ın ölümüyle birlikte, Sultanlığı devralacak olan oğulları arasında taht kavgaları başladı. Bu kavgalar sonucunda Sultanlık, Zanzibar ve Umman olarak ikiye bölündü. Bir oğul Zanzibar Sultanı olarak tahta geçerken, diğer oğul Umman Sultanı oldu. Bu ayrım 1861 yılında kesinleşti.
“Araplar buraya geldiklerinde bize dinlerini verdiler fakat özgürlüğümüzü aldılar. Portekizliler geldiklerinde ise hiçbir şey vermeden her şeyimizi aldılar. İngilizler ise özgürlüğümüzü geri verdiler fakat bizi dinimizden uzaklaştırdılar.”
İngiliz Hakimiyeti (1890-1963)
1800’lerin sonlarına doğru, Umman İmparatorluğu’nun gücü azaldı ve Zanzibar’daki sultanlar giderek İngiliz vesayeti altına girmeye başladı. 1890’da başlayan bu dönem, Zanzibar adasının korunması konusunda İngilizlerin etkili olmasını sağladı, ancak yönetim hala Sultanlık tarafından yürütülüyordu.
Bu dönemde köle ticaretini sonlandırmak amacıyla antlaşmalar imzalandı, ancak Sultanlık bu ticareti gizlice devam ettirmeye çalıştı. İngilizler, köle ticaretini engellemek ve adayı daha fazla denetlemek için çeşitli önlemler aldılar. Bu dönem, İngiliz etkisinin arttığı ve Zanzibar’ın bağımsızlığının kısıtlandığı bir dönemi işaret etmektedir.
Dünyanın En Kısa Savaşı: Anglo-Zanzibar Savaşı ve Sonrası
Eski sultanın ölümü ve yeni sultanın tahta geçişi, yeni sultanın bağımsızlık talebiyle sonuçlandı, ancak bu talep İngilizler tarafından hoş karşılanmadı. İngilizler, yeni sultanı tahttan indirme amacı güdüyorlardı. Zorluk çıkaran sultana karşı İngilizler savaş ilan etti ve 27 Ağustos 1896 sabah saat 9.02’de Anglo-Zanzibar Savaşı patlak verdi.
İngiliz deniz kuvvetleri, sultanın sarayı Bait Al Hukum’u sürekli bombardımana tuttu ve bu saldırıda 500 Zanzibarlı öldü veya yaralandı. Zanzibar direnişi saat 9.40’ta tamamen çöktü. Sultan Halid kaçtı ve onun yerine İngilizlerin atadığı bir kukla lider geldi. Böylece Anglo-Zanzibar Savaşı, dünya tarihinde resmen 38 dakika süren en kısa savaş olarak kayıtlara geçti.
1963 yılında İngilizler, Zanzibar’a bağımsızlığını verdi ve sultan yönetimi anayasal bir krallığa dönüştü.
Ancak, 1963’e kadar devam eden İngiliz sömürge döneminin ardından adada karmaşık bir dönem başladı. Zanzibar, 10 Aralık 1963’te bağımsızlık kazandı ve sultan yönetimi anayasal bir krallığa dönüştü. Ancak, 12 Ocak 1964’te sultanlık devrildi ve 26 Nisan 1964’te Zanzibar, Tanganyika ile birleşerek Tanzanya’nın bir parçası haline geldi.
Bu dönemde, yerli Müslüman halkın İngilizlerle birlikte Arap yönetimine karşı ayaklandığını belirtmek önemlidir. Bu durum, Arap karşıtı ve Asya karşıtı ayaklanmaların yaygın olduğu bir dönemdi. Sonuç olarak, bağımsızlık savaşı sonrası adada neredeyse hiç Arap kalmadı. Bu dönemi anlamak için yerli halkın içindeki farklı din ve etnik grupların etkileşimini de göz önünde bulundurmalıyız.
Bağımsızlık ve Devrim: Zanzibar’ın Tarihsel Dönüşümü
Zanzibar, sömürge döneminin sona ermesinin ardından demokratik seçimlere girdi. İlk seçimde, Arapların temsil edildiği Zanzibar Nationalist Party (ZNP) ve Afrikalıların temsil ettiği Afro Shirazi Party (ASP) eşit bir şekilde meclis koltuklarını paylaştılar. Ancak, köleliğin sona erdiği dönemde bile, Araplar hala ırkçı tavırlar sergiliyor ve gizlice köle ticaretini sürdürüyorlardı. Bu tür tutumlar, siyah nüfusu oldukça rahatsız etti. Siyahların yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeki okullara destek verilmemesi gibi kararlar alınmıştı. Mecliste dahi, Arapların siyahlardan daha üstün olduklarına dair açık ifadeler kullanılması, gerginliği artıran etkenlerden biriydi.
Devrim sürecinde iki önemli figür öne çıktı: siyasi lider Karume ve askeri lider olan Uganda kökenli Okello, aynı zamanda bir sendika başkanıydı. 12 Ocak 1964’te, yaklaşık 800 isyancı, silahsız bir şekilde polis istasyonunu ele geçirerek devrimi başlattı. İsyancılar, sayıca üstün olmaları ve cephaneliklere el koymalarıyla avantaj sağladılar. Devrim, polis istasyonlarının basılmasıyla başladı ve ardından sultanlık, Arapların ve Hintlilerin evlerinin yağmalanması, şiddet olayları ve cinayetlerle sürdü. Bu dönemde toplu tecavüzler, erkeklerin organlarının kesilip gösteriş amacıyla sergilenmesi gibi korkunç olaylar yaşandı. Karume, bu vahşete son vermek için Okello’yu ana karaya gönderdi ve Zanzibar’a geri dönmemesini sağladı.
Devrim sonucunda sultan sürgüne gönderildi, Araplar ve Hintliler kaçtı veya kaçamayanlar öldürüldü. 3 Şubat’ta Karume başkan olarak kabul edildi ve yönetim sosyalist ASP’ye geçti. “Birleşik Zanzibar ve Pemba Cumhuriyeti” ilan edildi ve üç ay sonra da Tanzanya ile birleşerek günümüz Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti kuruldu.
Devrim sırasında binlerce Arap (Zanzibar kökenli 5.000-12.000 Arap) ve Hintli sivil öldürüldü, binlercesi gözaltına alındı veya sınır dışı edildi ve mülklerine el konuldu veya yok edildi. Tarihçi Johnathon Glassman, Zanzibar’ın 1964’ün sonunda Arap nüfusunun yaklaşık dörtte birini kaybettiğini tahmin ediyordu.
1964 devrimi, toprak sahibi bir Arap azınlığın, sömürülen bir Afrikalı çoğunluk tarafından devrilmesi olarak kabul ediliyor.
STONE TOWN GEZİLECEK YERLER
Zanzibar’da deniz kum güneş tatili ve günlük turlar dışında gezilecek tek yer 2000 yılında Unesco dünya mirası listesine girmeye hak kazanmış Stone Town şehridir. Küçücük bir şehir olmasına rağmen labirent sokaklarında kaybolmak kaçınılmazdır. Adanın tarihe tanıklık edebileceğiniz en iyi yer burasıdır. Önce Zanzibar Stone Town’da gezilecek yerleri ardından Zanzibar’ın genelinde neler yapılır, hangi günlük turlara mutlaka katılmanız gerekir onları listeledik.
1.TAŞ ŞEHİR KAPILARI: Zengin Bir Mirasın İzleri
Sizleri Zanzibar’ın tarihi bir hazine olan Stone Town’un kapılarına götürmek istiyoruz. Bu kapılar, Arap, Hint, Avrupa ve Afrika etkilerini harmanlayarak kendine özgü bir mimari yaratmıştır.
Bu kapılar sadece ahşap değil, aynı zamanda birçok farklı kültürün ve tarihin izlerini taşıyor. Haydi, bu güzellikleri keşfetmeye başlayalım. Ama önce biraz tarih!
Taş şehir olarak da bilinen Stone Town, Arap, Hint, Avrupa ve Afrika etkilerini bir araya getiren benzersiz bir mimariye sahip. Farklı renklerdeki kapılar, her biri kendi hikayesini anlatan zarif oymalar ve detaylarla dolu. Ancak günümüzde bu güzelliklerin sadece 500 tanesi kalmış durumda. 1980’lerde bu sayı 800’dü, ancak hırsızlık yüzünden birçok kapı kayboldu.
1980’lerde, Stone Town’ın kültürel mirasını tehdit eden eski kapıların sökülüp ihraç edildiği anlaşıldı. Bu durum, oyma sanatının ve zanaatının kaybolmasına neden olabileceği endişesiyle birçok kişiyi üzdü. Bu tehlikeyi önlemek için Stone Town Koruma ve Geliştirme Kurumu kuruldu ve bugüne kadar bu muhteşem oymalı kapıları Dünya Mirası Alanı’nın bir parçası olarak korumayı başardı.
Bu büyülü kapılar genellikle Hindistan’dan getirilen tik ağaçlarından yapılır. Ancak zamanla bu ağaçlar bulunamayınca Doğu Afrika Tik ağacı kullanılmaya başlandı. Her kapının üzerinde farklı desenler bulunur, ve bu desenler İran ve Umman’ın etkisini yansıtır. Kare ve geometrik desenler, bu etkilerin izlerini taşır.
Hint Tarzı Kapılar – GUJARATI Kapıları
Hint tarzı kapılar, “Gujarati kapısı” olarak adlandırılır ve üzerlerinde küçük kare kepenkleri ile tanınır. Kapıların üzerindeki pirinç düğmeler ise Hint kültüründen gelir. İlginç bir not, pirinç düğmelerin, sokaklarda gezinen fillerin evlere girememesi için yapıldığına inanılır. Ancak zamanla Stone Town halkı, bu düğmeleri daha çok zenginlik ve dekorasyon amaçlı kullanmaya başlamış gibi görünüyor.
Arap Stili Kapılar – Karmaşık Güzellik
Arap tarzı kapılar ise daha karmaşık ve etkileyici bir stile sahiptir. Üzerlerinde Arapça yazılar ve karmaşık oymalar bulunur. Her bir kapının üzerinde evin yapım tarihi, ev sahibinin adı, ailenin işareti ve hatta Kur’an’dan bir ayet gibi bilgileri içeren bir friz vardır.
Kapı Üzerindeki İşaretler ve Süslemeler
Kapıların üzerinde evin yapıldığı tarih, ev sahibinin adı, ailenin işareti ve Kuran’dan bir ayet içeren bir friz bulunur. Balık, nilüfer, rozet, su, palmiye ağacı ve buhur gibi motifler ise kapıların süslemelerinde sıkça kullanılır. Balık, doğurganlığı, nilüfer ve rozet üreme gücünü, su hayatı, palmiye ağacı (bolluğu ve buhur zenginliği sembolize eder.
Asmalar, çiçekler ve balık pulları gibi diğer daha karmaşık tasarımlar orijinal sahiplerinin mesleklerine işaret ediyordu. Uzun yaprakları olan yuvarlak bir tasarım olan rozet-pervane çiçeği, bir zamanlar binanın içinde kaç ailenin yaşadığını gösteren yaygın bir motiftir.
2.OLD FORT
Arkeologlar, Zanzibar adasında bulunan Tanzanya kıyılarında, 17. yüzyılın başlarına tarihlenen iki Portekiz kilisesinin temellerini ortaya çıkardılar. Zanzibar adasının ana şehri olan Stone Town’ın en eski mahallesi olarak bilinen bölgede 18. yüzyıla ait bir Arap kalesinin kalıntılarını kazarken bu keşfi gerçekleştirdiler. Ayrıca, kutsal kalp madalyonu takan bir kadın – muhtemelen bir rahibe – dahil olmak üzere birkaç Hristiyan cenazesi de buldular.
3.HOUSE OF WONDER – HARİKALAR EVİ
Harikalar Evi, Zanzibar’ın Stone Town şehrinde bulunan ve 1883 yılında inşa edilmiş olan en büyük ve en yüksek binalardan biridir. Bu ev, Zanzibar’ın ikinci sultanı tarafından yaptırılmıştır ve tarihteki en kısa savaşın yaşandığı meşhur 19. yüzyıl saraylarından biridir. Ev, FORODHANI Bahçesi’nin hemen karşısında yer almaktadır ve Stone Town’un merkezindedir. Sultanın fil üzerinde geçebilmesi için evin kapısı oldukça geniş bir şekilde tasarlanmıştır. Ayrıca, bu evin inşası sırasında Doğu Afrika’daki ilk elektrikli asansör de dahil olmak üzere modern özellikler eklenmiştir, bu nedenle ev “Harikalar Evi” olarak adlandırılmıştır.
Ancak tarihin en kısa savaşı olarak bilinen 1896 Anglo-Zanzibar Savaşı sırasında bu ev zarar görmüştür. Zanzibar Devrimi’nin ardından, evin tarihî ve kültürel önemi nedeniyle müzeye dönüştürülmüştür. Müze, geleneksel Swahili tekneleri, balıkçı aletleri, tören malzemeleri, Zanzibar sultanlarının portreleri ve saray mobilyaları gibi çeşitli tarihi ve kültürel eserleri içermektedir.
Ayrıca binanın önünde, 16. yüzyıldan kalma Portekiz yapımı iki bronz top bulunmaktadır. 2015 yılında veranda ve çatının çökmesi nedeniyle müze başka bir yere taşındı, ancak 2020 Aralık’ta binanın dış cephesi çöktü ve ev harap durumda kaldı.
2012 yılında ilk Zanzibar’ı ziyaret ettiğimizde bu yapının içine girip gezme şansımız olmuştu. Günümüzde içine ziyaret edilmiyor. Ancak dışarıdan görebilirsiniz.
4.OLD DISPENSARY -DİSPANSER
Harikalar evinin sağ tarafında devam et, feribot iskelesinin karşı çaprazında.
Dekoratif balkonlara sahip dört katlı bu bina 1887 yılında inşa edilmiştir. Zanzibar’ın en zengin adamlarından biri tarafından yapılmıştır. Sömürge dönemlerinde dispanser olarak hizmet verdi. 1970 ve 80’lerde bina bakıma muhtaç hale geldi. Sonra bir fonla restore edilip Zanzibar’a kazandırılan bir bina olmuştur.
5.MALINDI CAMİ
17.yy’da inşa edilmiştir. Sonrasında cami 2 kez genişletilmiştir. Minaresi koni şeklindedir. Doğu afrika’da bu şekle sahip 3 minareden biridir.
6.FREDDIE MERCURY EVİ -Farrokh Bulsara
Freddie Mercury’nin Evi, asıl adı Farrokh Bulsara olan Queen rock yıldızının çocukluk evi olarak bilinir. Mercury, 1946 yılında bu evde dünyaya gelmiştir. Ailesi, İran’dan Zerdüst inançlarına sahip bir aileydi.
Freddie Mercury’nin müzik yeteneği erken yaşlarda fark edildi. 8 yaşına geldiğinde ailesi, onun eğitimi için Hindistan’a gönderdi. Hindistan’da müziğe olan ilgisi daha da arttı ve burada ilk müzik grubu olan “The Hectics”i kurdu.
Zanzibar, 1963 yılında İngiltere’den bağımsızlığını kazandıktan sonra Freddie Mercury Zanzibar’a geri döndü. Ancak 1964 yılında yaşanan bir devrim, egemen Arap seçkinlerini devirdi ve bu dönemde yaklaşık olarak 17.000 kişi hayatını kaybetti. Bu olayların ardından Zanzibar, anakaradaki Tanzanya ile bir birlik anlaşması imzalayarak “Zanzibar ve Tanganyika Birleşik Cumhuriyeti” adıyla yeni bir cumhuriyet kurdu. Bulsara ailesi de diğerleri gibi adalardan kaçmak zorunda kaldı.
Zanzibar’da hem Zanzibarlılar hem de Zerdüst inancına sahip bireyler için biseksüellik ve LGBT+ haklarına olumsuz bir bakış açısı vardır. Bu nedenle, Zanzibar’da eşcinsellik 2004 yılında yasaklanmıştır. 2006 yılında eşcinsel turistler, Freddie Mercury’nin 60. doğum gününü kutlamak için adaya gelmek istediklerinde Müslüman gruplardan ciddi tepkiler almışlardır. Bu tür tepkiler, eşcinsellik ve LGBT+ haklarına yönelik ayrımcılığı ve zorlukları göstermektedir.
7.HAMAMNI İRAN HAMAMLARI
Hamamlar, 1870-1888 yılları arasında sultan Barghash bin Said için hamam olarak kullanılmak üzere inşa edilmiş ve bu işlevi 1920 yılına kadar sürdürmüştür. Yapımlarının Şirazi mimarlarına yaptırılması nedeniyle “Pers” olarak anılmaktadır. “Hamamni” kelimesi “hamam yeri” anlamına gelmektedir.
Bina, sıcak ve soğuk banyolar, tuvaletler, tıraş alanları ve bir restoran dahil olmak üzere birkaç odadan oluşan karmaşık bir yapıya sahipti. Sıcak su, yer altı su kemerler ile sağlanıyordu. Giriş, yalnızca zengin zanzibarlıların düzenli olarak kullanabilmesi için ücrete tabi tutuldu. Hem erkeklere hem de kadınlara açıktı, ancak farklı giriş saatleriyle.
Hamamlar artık çalışmıyor, ancak ziyaretçilere açık ve Stone Town’un önemli turistik cazibe merkezlerindendir. Ziyaretler, orijinal kompleksin bazı alanlarıyla sın
8.ST.JOSEPH CATHEDRAL
Fransız misyonerler tarafından 1893-1898 yılları arasında yapılmıştır. Kule mimarisi fransa marsiyla katedraliyle aynı dizayn edilmiştir. Katedral stonetown’daki katolik komitesi tarafından kullanılıyor.
9.PEOPLE PALACE MUSEUM
Sultan Sarayı, Stone Town, Zanzibar, Tanzanya’nın ana tarihi binalarından biridir. Mizingani Yolu üzerinde, Harikalar Evi ve Eski Dispanser arasında, deniz kıyısında, merlon süslemeli beyaz duvarlara sahip 3 katlı bir yapıdır.
10.CHRIST CHURCH ANGLICAN CATHEDRAL (FORMER SLAVE MARKET)
Merkez 1873’te kapatıldı. Zanzibar, 19. yüzyılın ikinci yarısında İskoç kaşif David Livingstone ve diğer aktivistlerin önderliğinde köleliğe karşı yürütülen kampanyada önemli bir merkezdi. bu köleliğin kaldırılmasıyla sona erdi.
19. yüzyılda Zanzibar Sultanlığı, Hint Okyanusu’ndaki stratejik konumu nedeniyle Doğu Afrika’daki ana köle pazarı olarak öne çıktı. 1830-1873 yılları arasında yaklaşık 600.000 kişinin ticari mal olarak satıldığı ve başka binlerce kişinin geçici olarak burayı ziyaret ettiği tahmin edilmektedir.
Köle pazarının olduğu yere kiliseyi inşa eden Londralı bir misyonerdir. Burayı inşa etmesi için kölelerin konulduğu hücrelerden 13 tanesi yıktırması gerekmiştir. Müzede gördüğümüz iki tane hücreyi ise anıt olarak ziyaret edilmek üzere bırakmıştır. Müzenin yanında ayrıca bir sergi alanı bulunmaktadır.
Kölelik Hakkında Bilgi
Doğu Afrika’daki köle ticareti 17. yüzyılda başladı. Bu bölge, Umman yönetimi altında ticaretin geliştiği bir yer haline geldi, özellikle Araplar arasında zenginliği artıran bir tür ticaret olan köle ticareti. İslam, diğer Müslümanların köleleştirilmesini yasakladığı için bu ticarette köle olarak satılanlar genellikle diğer Afrikalılar oldu.
Stone Town gibi mükemmel limanlara sahip bölgeler, tatlı su kaynaklarının bol olduğu yerler olarak öne çıktı. Bu bölgeler, Doğu Afrika’nın en büyük ve en zengin şehirlerinden biri haline geldi. Doğu Afrika’daki köle ticareti, gerçekten 17. yüzyıldan itibaren hız kazandı.
Bu dönemde, dünya pazarlarına yılda otuz ila kırk bin köle sevk ediliyordu. Bu kölelerin bir kısmı Bağdat üzerinden Osmanlı İmparatorluğu ve İran’a gönderildi, ancak daha büyük bir kısmı İspanyollar ve Amerikalılar gibi diğer ülkelere satıldı.
Doğudan Kuzey Afrika’ya kaç Afrikalı köle satıldığına dair kesin sayılar olmadığından, farklı tahminler bulunmaktadır. Bu farklılıkların nedeni, kölelerin taşıma sırasında ölme olasılığının yüksek olmasıdır. Yapılan bilimsel araştırmalar, köle ticaretine konu olan her dört köleden yaklaşık üçünün hedef pazarlarına ulaşmadan önce yaşamını yitirdiğini göstermektedir. Ölüm nedenleri arasında uzun yolculuklar sırasında açlık, hastalık ve yorgunluk bulunmaktadır.
Zanzibar, baharatları ve köleleriyle dünya çapında ün kazanmıştı. Bu ada, Doğu Afrika’nın ana köle ticareti limanıydı ve 19. yüzyılda her yıl yaklaşık 50.000 köle, Zanzibar’ın köle pazarlarından geçiyordu. (Özellikle ünlü kaşif David Livingstone, her yıl 80.000 Afrikalı’nın köle pazarına ulaşmadan önce öldüğünü tahmin etmiştir.) Hint Okyanusu kıyılarında 17 milyon insanın köle olarak satıldığı tahmin edilmektedir.
Ancak tüm köleler Mısır veya Suudi Arabistan gibi yerlere gönderilmedi. Ummanlı yerleşimciler, dünya pazarlarındaki artan talebi karşılamak için 1820’den itibaren Zanzibar’da karanfil yetiştirmeye başladılar. Başlıca ihracat ürünlerinden biri hurma idi ve hurma tarlalarının genişlemesi, ucuz köle emeği talebini artırdı. İslam’ın kuralları, Müslümanların köleleştirilmesini yasakladığı için, Afrikalılar büyük ölçüde ithal edildi ve birçoğu Zanzibar üzerinden taşındı.
1820’lerin sonlarına doğru Sultan Said döneminde, kölelik kullanılarak karanfil yetiştirmesi için halkı teşvik etti ve karanfil yetiştirmeyenlerin mülklerine el konulabileceği tehdidinde bulundu. Bu politika sonucunda, en küçük arazide bile 50 köle, büyük arazilerde ise 500 köle çalıştırılıyordu.
Zanzibar’da, ekonomik faaliyetler arasında en karlı olanı kölelikti. Bu nedenle adada yaşayan siyahların büyük bir kısmı, Doğu Afrika’dan getirilen köleler ya da onların torunlarıydı. Köleler, konforları veya güvenlikleri gözetilmeden Arap yelken gemilerinde sıkıştırılan bir şekilde Zanzibar’a getirildi. Birçok köle, Zanzibar’a varmadan önce yolculuk sırasında yaşamını yitirdi. Zanzibar’a ulaştıklarında, köleler tamamen çıplak bırakılır, temizlenir, vücutları hindistancevizi yağı ile kaplanır ve köle tüccarının adını taşıyan altın ve gümüş bilezikler takmak zorunda bırakılırdı. Bu aşamadan sonra köleler, sokaklarda çıplak bir şekilde yürümeye zorlandı ve onları alacak birine kadar kılıç veya mızrak taşıyan sadık köleler tarafından korundu.
Her yıl, yaklaşık olarak 40.000 ila 50.000 köle Zanzibar’a getiriliyordu. Bu kölelerin yaklaşık üçte biri, Zanzibar ve Pemba adalarındaki karanfil ve hindistancevizi tarlalarında çalışmak üzere kullanılırken, geri kalanı İran, Arabistan, Osmanlı İmparatorluğu ve Mısır gibi bölgelere ihraç ediliyordu. Tarla koşulları çok zorlu olduğu için, her yıl erkek kölelerin yaklaşık %30’u hayatını kaybediyordu, bu da yeni köle gruplarının ithal edilmesini gerektiriyordu.
Arap efendilerin siyah kölelere uyguladığı zulüm, 1964 devriminde patlak veren bir nefret mirası bıraktı.
18.yüzyılın başlarında Umman’da yaklaşık 5.000 Afrikalı kölenin bulunduğu ve her yıl yaklaşık 500 yeni kölenin geldiği tahmin edilmektedir. Bu kölelerin çoğu tarlalarda çalıştırılmak üzere kullanılıyordu, ancak bazıları ev hizmetçisi veya cariye olarak istihdam ediliyor ve bir kısmı tekrar İran veya Hindistan’a ihraç ediliyordu. Bu kölelerin birçoğu fil dişi ticareti için getirilmişti ve daha sonra karanfil tarlalarında çalıştırılmaya başlandılar.
1840’ların ortalarında, İngilizler uluslararası sularda köle ticaretini etkili bir şekilde yasakladığında, Sultan Said, ekonomiyi çeşitlendirmek için yeni yollar aramaya başladı. Bu nedenle Zanzibar ve Pemba adalarını karanfil plantasyonlarıyla donattı ve Afrikalı köleleri bu yeni sektörde çalıştırdı. Kısa sürede, bu iki ada dünya karanfil üretiminin yüzde seksen beşini sağlamaya başladılar ve hala Zanzibar ve Pemba adaları, baştan başa karanfil ağaçlarıyla kaplıdır.
1791 yılı Ağustos ayının sonlarında, günümüz Haiti ve Dominik Cumhuriyeti’nde bir köle isyanı başladı. Bu iki ayaklanma, Afrika’dan Amerika’ya yapılan köle ticaretini, köleliği ve sömürgeciliği sona erdirmek için önemli bir destek sağladı.
Ancak, Büyük Britanya’nın baskısı altındaki Zanzibar Sultanı Seyyid Barghash, topraklarında köle ticaretini yasadışı hale getiren bir anlaşmayı ancak 1873 yılında imzaladı, ve bu kararname de etkili bir şekilde uygulanmadı. Doğu Afrika’daki köleliğin sona ermesi ancak 1909 yılında gerçekleşti.
1822’de İngilizler, Sultan Said ile köle ticaretini durdurmak için bir dizi antlaşmanın ilkinini imzaladılar. İngilizler, köleliği kaldırmak için baskı yaparken, Sultan Amerika Birleşik Devletleri ile bir Dostluk ve Ticaret Antlaşması imzaladı. Bu antlaşma, Amerikalılara Zanzibar’da ve anakarada ticaret karakolları kurma izni verdi.
Güçlü İngiliz baskısı altında, köle ticareti resmen 1876’da sona erdirildi, ancak köleliğin kendisi Zanzibar’da 1897’ye kadar yasal olarak devam etti.
Kölelik günümüzde tam anlamıyla sona ermedi, örneğin yabancı ülkelerden gelen bakıcılar veya temizlik işçileri gibi durumlar hala mevcut. Bazı işverenler bu kişilerin pasaportlarına el koyarak onları çalıştırıyorlar.
Ayrıca, kölelik terimi bazen yanlışlıkla yabancılar için kullanılıyor. Kölelik aynı zamanda insanları sadece bir iş gücü olarak görmek anlamına gelir ve bu da insanları nesneleştirme ve insanlık dışı muamele gibi sorunlara yol açabilir. Antik dönem filozofları Aristo ve İbni Sina, insanları iş yaptırmak için akıllı olanlar ve çalışacak olanlar olarak ikiye ayırır ve herkesin eşit olduğu fikri çok daha sonra ortaya çıkar.
Mesela, Memlük Sultanlığı tamamen kölelerin yönettiği bir sultanlıktı ve bu köle askerler sınıfının bir örneğiydi. “Memlük” kelimesi, kölelerin sahibi olan sultanların ve yöneticilerin mülk, malik, ve köle olarak sınıflandırılmasına dayanır.
Afrika, ucuz işgücü ve ham madde kaynakları açısından çekici bir bölgeydi. Bu nedenle köle ticareti, insanlar, altın ve diğer kaynaklar gibi değerli şeylerin ticaretiyle birlikte gelişti. Örneğin, siyah köleler her yerde aynı şekilde çalışamazlardı; iklim ve koşullara uygun işlerde kullanılırlardı. Örneğin, zenci köleler kürek çekmekte zorlanabilirlerdi, ancak pamuk tarlalarında çalışabilirlerdi. Bu nedenle köle ticareti bölgeler arasında farklılık gösterdi.
Ayrıca, Afrika’da bazı durumlarda insanlar borçlarını ödemek veya başka nedenlerle kendilerini köle olarak satabilirlerdi.
19.yüzyılın başlarında, köleliğin savunucuları, köleliğin kölelerin iyiliği için olduğunu iddia ettiler. Ancak 19. yüzyılın ilerleyen dönemlerinde kölelik giderek daha fazla eleştirilmeye başlandı ve dünya çapında kaldırılmaya başlandı. Bu dönemde, köleliğin kaldırılmasına yönelik birçok hareket ve isyan meydana geldi.
1865’te kölelik resmen sona erdiğinde, kölelerin özgürlüğüne kavuştuğunda, yeni bir dönem başladı ve bu dönemde insanlar artık birbirlerine daha eşit davranmaya başladılar. Devletler artık yaşatıcı ve koruyucu bir rol üstlendiler. Haitili köleler, haklara sahip olma talepleriyle isyan ettiler ve bu, 1791’de köleliğin resmen yasaklandığı bir dönemin başlangıcını işaret etti.
Sokullu Mehmet Paşa gibi tarihi figürler, kölelerin hizmetinde olan kişilerdi ve bu, dönemin sosyal yapısının bir parçasıydı.
ZANZİBAR’DA GÜNLÜK TURLAR
Zanzibar, sadece kumda güneşlenmekle sınırlı olmayan bir cennettir! Bu adada yemyeşil mangrov ormanları, canlı renklere sahip mercan resifleri, neşeli kırmızı kolobus maymunları ve 150 yılın üzerinde yaşayan kaplumbağalar gibi harikalarla dolu.
Zanzibar, ödüllü deniz parkları ve yaban hayatı rezervleri gibi yerel türleri koruma amacı güden birçok özel alanı bünyesinde barındırır. Bu parklar ve rezervler, nesli tükenmekte olan canlıları, Pemba uçan tilki gibi dünyanın en büyük yarasa türünü ve nesli tükenmekte olan kırmızı kolobus maymununu korumak için tasarlanmıştır.
Stone Town’dan kısa bir sürüş mesafesinde ormanlar ve doğa yürüyüşü parkurları sizi bekliyor veya denizin ortasında yer alan izole ve korunan adalara tekneyle geçebilirsiniz; her biri kendi benzersiz hikayesini taşır.
1.JOZANI ORMANI – JOZANI FOREST
Jozani Ormanı’nın en büyüleyici özelliklerinden biri, kirks ve kırmızı colobus maymunlarının bol miktarda bulunmasıdır. Bu maymunlar özgürlüğüne düşkün ve Zanzibar’a özgü bir türdür. Yaklaşık 10 yıl önce bu maymunlar nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı, ancak hayatlarını korumaya yönelik bir koruma projesi sayesinde bu eğilim tersine döndü. Şu anda Jozani Ormanı’nda yaklaşık 6.000 kırmızı kolobus maymunu bulunmaktadır.
Maymunları ziyaret ettikten sonra, mercan bitki örtüsü, mangrov ormanı ve Pete-Jozani Mangrove Tahta Kaldırımı boyunca yürüyüş yapabilirsiniz. Bu alan, kertenkelelerden yılanlara ve kuşlara kadar birçok farklı canlıya yaşam alanı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda kıyı erozyonunu önlemeye yardımcı olan bir ekosistemdir. Zanzibar’ın doğal denge için ne kadar önemli olduğunu bu yürüyüş sırasında keşfedebilirsiniz.
2.PRISON ADASI – CHANGUU
Changuu Adası, Zanzibar’a sadece 5 kilometre uzaklıkta bulunuyor ve tekneyle 20-30 dakika süren keyifli bir yolculukla ulaşabilirsiniz.
Bu adanın geçmişi oldukça ilginç ve karmaşıktır. İlk olarak hapishane olarak kullanılan Changuu Adası, kölelerin gözaltına alındığı bir mekan olarak hizmet vermiştir. Suç işleyen köleler buraya getirilip hapsedilirdi. Daha sonra sarı humma salgınlarına karşı bir karantina istasyonu olarak görev yapmıştır.
Ada günümüzde, eski hapishane kalıntılarına ev sahipliği yapmasının yanı sıra, özellikle dikkat çeken Aldabra kaplumbağalarına da ev sahipliği yapmaktadır. Bu kaplumbağalar, Seyşeller’den hediye olarak adaya getirilmiştir. Toplamda dört kaplumbağa bu adaya hediye edilmiş ve zamanla bu popülasyon çoğalmıştır. Ancak 1990’ların sonlarında bu kaplumbağaların dünya genelinde satışa sunulması sonucu sayıları azalmıştır. Bu durumu engellemek ve kaplumbağaları korumak amacıyla özel bir proje başlatılmış ve bu hayvanların satışı durdurulmuştur.
Bu etkileyici yaratıklar yaklaşık olarak 250 kilogram ağırlığındadır ve bazıları 200 yaşının üzerinde olduğuna inanılmaktadır. Changuu Adası, bu uzun ömürlü ve büyüleyici kaplumbağaların yaşadığı bir doğa cenneti olarak ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunar.
3.ARAP YELKENLİSİYLE DENİZ KEYFİ
Haydi, okyanusa açılma zamanı geldi! Zanzibar’ın güney kıyılarında yerel olarak inşa edilen geleneksel Arap yelkenli tekneleriyle unutulmaz bir günlük yolculuğa çıkalım. Bu macera, sizi balıkçı köyü Fumba’dan Menai Körfezi koruma alanına kadar taşıyor ve tam 6 saat boyunca sürüyor.
Bu özel tekneler, yerel ustalar tarafından Doğu Afrika maunu ağaçları kullanılarak el yapımı olarak üretiliyor. Üstelik, güçlü bir motor, güneşlikler, biniş merdiveni ve can yelekleriyle donatılmışlar. Güvenliğiniz her zaman ön planda!
Yolculuğunuz sırasında eşsiz bir deniz altı dünyası keşfetme fırsatı bulacaksınız. Şnorkel yapabileceğiniz, güneşlenebileceğiniz ve yüzebileceğiniz harika bir kumsala uğrayacaksınız. Üstelik yanınızda, size mercan resifleri ve tropikal deniz yaşamı hakkında uzman bilgiler verebilecek deneyimli yerel rehberler de bulunuyor.
Ve en iyi kısmı? Yolculuğunuz boyunca mevsim meyveleri ve taze deniz ürünlerinden oluşan bir lezzet şöleni sizi bekliyor. Ayrıca, Hint-Pasifik kambur yunusları ve şişe burunlu yunusları gibi deniz canlılarını görmek için de şansınız yüksek!
Zanzibar’ın güzel sularında geçireceğiniz bu unutulmaz gün için hazır mısınız? Tek yapmanız gereken, bu benzersiz deniz macerasına katılmak için adım atmak. Gökyüzü mavisi sizi çağırıyor, bu macerada yerinizi ayırtmayı ve tekne turuna çıkmayı unutmayın!
4.Kizimkazi’nin Sihirli Sularında YUNUS SAFARİSİ
Hayatınızın en büyüleyici deneyimlerinden birine hazır olun! Yunus safarisi, sizi doğal yaşam alanlarında yunusları görmeye ve hatta belki de onlarla yüzmeye götürecek bir macera sunuyor.
Bu özel macera, Zanzibar’ın güneyinde yer alan yerel bir balıkçı köyü olan Kizimkazi’nin sahilinde başlıyor. Burası, çok sayıda kambur ve şişe burunlu yunusun evi. Yunuslar, 1997 yılında kurulan ve balık stoklarının korunmasını amaçlayan 420 km2’lik Menai Körfezi Koruma Alanı tarafından resmi olarak korunuyor.
Yunusların serbestçe yaşadığı bu doğal cenneti ziyaret ederken, sizi nelerin beklediğini anlatayım. İlk olarak, mercan resiflerinin altında şnorkelle dalış yapma fırsatınız olacak. Burada Hint Okyanusu’nun rengarenk sakinleriyle tanışacak ve onların doğal yaşam alanlarını keşfedeceksiniz.
Ardından, Görünmez Ada’da bir piknik öğle yemeği molası vereceksiniz. Beyaz kumlu plajları ve berrak sularıyla bu ada, sizi büyüleyecek.
Unutmayın, bu tura katıldığınızda, yunusları tuzağa düşürmeye veya rahatsız etmeye çalışmıyoruz. Yunusları sadece uzaktan gözlemlemeye ve onların doğal davranışlarını takip etmeye saygı gösteriyoruz. Yunusları görmek için şansınız oldukça yüksek, yaklaşık olarak %80 civarında bir olasılığa sahipsiniz.
Kizimkazi’nin sakin sularında, yunusların büyülü dünyasına hoş geldiniz! Bu unutulmaz macera için yerinizi ayırtmayı unutmayın. Gökyüzü mavisi ve denizin çekici çağrısına kulak verin, sizi bekleyen büyüleyici bir yolculuk sizi bekliyor!
5.MNEMBA ADASI: Doğanın Kucağında Lüks Kaçış
Mnemba adası turu için başlangıç noktanız adanın kuzeyindeki Nungwi beach olmalı. Eğer Kizimkazi Yunus turuna katılmadıysanız hiç üzülmeyin. Çünkü Mnemba adası turunda yunusları görme olasılığınız çok yüksek.
Yunusları özellikle görmek istiyorsanız tura mutlaka sabah erken saatte çıkmalısınız. Bizim tercihimiz 08:00’de başlamak oluyor. Yunusların görebileceğimiz en iyi saatler sabah saati olduğundan tura ilerleyen saatlerde çıkmayın. Biz her yaptığımız Mnemba turunda yunusları gördük. Hatta ilk turumuzda onlarla yüzme şansımız bile olmuştu. Ama yunusları göreceksiniz diye garanti vermiyoruz. Bu tamamen şans işi.
Mnemba Adası, Tanzanya açıklarındaki küçük bir mercan adasıdır ve AndBeyond tarafından işletilen özel bir tesise, Mnemba Island Lodge’a ev sahipliği yapmaktadır. Bu lüks tesis, sadece doğal çevreye saygılı değil aynı zamanda rahat ve sakin bir tatil deneyimi sunmak için tasarlanmış 10 sahil kır evine ev sahipliği yapmaktadır.
Ada, yunuslar, kaplumbağalar ve çeşitli balık türleri gibi zengin deniz yaşamıyla tanınır. Mnemba Adası’nı ziyaret edenler, şnorkelli yüzme, tüplü dalış, kano gezileri ve plaj tarama gibi çeşitli aktivitelerin keyfini çıkarabilirler.
Katılacağınız günlük turda adaya ayak basılmıyor. Adanın hemen yakınına kadar gidip tekne burada yüzme molası veriyor. Özel ada olduğundan ne yazık ki günübirlik turların girişi yasak.
6.PEMBA ADASI
Zanzibar Takımadaları Pemba Adası ve Unguja Adası’nı (Zanzibar olarak bildiğimiz ada) kapsar. Pemba, Zanzibar’ın hemen kuzeyinde büyük bir adadır. Pemba, görebileceğiniz en el değmemiş plajlardan bazılarına sahip, sessiz olduğu için büyüleyici bir güzelliktedir. Pemba adasını Zanzibar’ın bundan 50 yıl önceki hali olarak düşünebilirsiniz. Bozulmamış tamamen bakir bir adadır.
Zanzibar’ı Tanzanya’nın karanfil başkenti sanıyordum ama yanılmışım. Pemba, adaya ana karada görülmemiş bir refah kazandıran Zanzibar’dan kat kat daha fazla karanfil üretiyor. Adada 400.000’den fazla insan yaşıyor ve bunların çoğunluğu başkenti Chake Chake’in çevresine yerleşmiş durumda.
Zanzibar’ın yaklaşık 100 km kuzeyinde yer almaktadır. Tanzanya adaları içinde Pemba en az turistik olanıdır.Elbette son yıllarda ivme kazandı ama bilen insanlar için hala o güzel gizli mücevherlerden biri olmaya devam ediyor.Zanzibar’ın uzaktan yakından uzaktan alakası yok.
Pemba adasına Dar Es Salaam ve Zanzibar’dan uçakla gidebilirsiniz. 12 yolcu kapasiteli küçük turboprop jetler ile hizmet veriliyor. Uçak yolculuğu Zanzibar’dan 30 dakika, Dar Es Salaam’dan 1 saat sürüyor.
Eğer bütçeniz kısıtlıysa Zanzibar’dan Pemba Adası’na feribotla gitme seçeneği de mevcut. Yolculuk 6 saat sürüyor.
Konaklama için ve dalış için adanın kuzey bölgesini tercih etmelisiniz. Zanzibar adası gibi her bölgesinde konaklama imkanı sunmadığı için en iyi konaklama imkanı sunan bölgesi kuzeyidir. Havalimanından adanın kuzeyi 1.5 saat sürmektedir.
Özellikle dalış severlerin Mafia adasından sonra mutlaka Pemba adasına gitmesini öneririz. Resiflerin bozulmamış olması bir çok sualtı canlısına ev sahipliği yapmaktadır. Ve bu sayede sürüler halinde balıklar görmeniz yüksek ihtimaldir. Pemba adasında size tavsiyemiz günlük turlar aşağıda listelenmiştir;
Misali Adası Serüveni: Kaplumbağalar ve Mercanlarla Dolu Bir Gün
Bu güzel ada, Doğu Afrika’nın en nefes kesici mercan kayalıklarına ev sahipliği yapıyor. Ayrıca, yılın farklı zamanlarında adada yuva yapan sevimli kaplumbağaları görmek de mümkün!
Misali Adası turu, size bu doğal cenneti tüm güzelliğiyle yaşatma fırsatı sunuyor. İşte nelerle karşılaşacağınızı anlatayım:
1. Mercan Kayalıklarında Şnorkelle Dalış: Adanın etrafındaki sular, muhteşem mercan kayalıklarıyla dolu. Misali Adası’nın gerçek hazinesi, 42 farklı mercan türü, 300’den fazla çeşitli balık, nadir bulunan vervet maymunlarının alt türü, görmek için nadir fırsatlar sunan hindistancevizi yengeçleri ve yeşil ile şahin gagalı kaplumbağaların üreme alanıdır. Bu zengin ekosistem, adanın en büyük değerini oluşturur. Bu turda şnorkelle dalış yaparak bu renk cümbüşünün içinde kaybolacaksınız. Renkli balıklar, denizanası ve daha birçok deniz canlısı ile karşılaşma şansınız yüksek!
2. Kaplumbağa Gözlemi: Misali Adası, kaplumbağaların yuva yapma mevsimlerinde ziyaretçilere ev sahipliği yapıyor. Bu şanslı dönemdeyseniz, bu sevimli yaratıkları görmek için hazır olun. Onları doğal yaşam alanlarında izlemek gerçekten büyüleyici bir deneyim.
3. Vervet Maymunları ve Hindistancevizi Yengeçleri: Ada, sadece kaplumbağalarla sınırlı değil. Vervet maymunları ve renkli hindistancevizi yengeçlerini izlerken adanın diğer yerli sakinlerini de keşfedebilirsiniz.
Misali Adası, doğanın cömertliği ile çevrili bir cennet gibi. Bu tur, sizi bu muhteşem doğa harikası ile buluşturacak. Kendinizi yeşilin, mavinin ve doğanın kollarına bırakın. Görmek istediğiniz bu güzellikleri kaçırmayın.
Pemba Adası’nın Gizli Hazinesi: Ngezi Ormanı
Pemba Adası’na hoş geldiniz! Bu cennet adada keşfedilecek birçok doğal güzellik var, ancak en büyük sürprizlerden biri, adanın kuzeybatı köşesinde bulunan Ngezi Ormanı’dır. İşte bu ormanın büyüleyici dünyasını keşfetmek için size davetimiz!
Ngezi Ormanı, kendine özgü endemik türlerin yanı sıra göz alıcı bir tropik orman deneyimi sunan Pemba’nın en büyük milli parklarından biridir. Ormanın içinde kaybolurken, aşağıdaki güzellikleri keşfetme fırsatını yakalayacaksınız:
Egzotik Canlılar: Ngezi Ormanı, birçok egzotik yaban hayatına ev sahipliği yapar. Kolobus maymunları, çalı yavruları, meyve yarasaları ve nadir kuş ve kelebek türleri burada rahatça dolaşır. Her köşede yeni bir sürpriz sizi bekliyor!
Baharat Kokuları: Pemba, baharat adası olarak da bilinir ve Ngezi Ormanı bu zengin baharatların yetiştiği bir yerdir. Yürüyüşleriniz sırasında baharat bitkilerinin hoş kokularını hissedeceksiniz.
Doğal Güzellik: Orman içinde doğal göllerin sıkça rastlandığını da göreceksiniz. Ayrıca, eski bir kereste işletmesinin kalıntıları gibi tarihi izler de bulabilirsiniz.
Gece Yürüyüşleri: Eğer cesur hissederseniz, Ngezi Ormanı’nda yaşayan baykuşları gece yürüyüşleri sırasında görmek ve belki de duymak mümkün. Bu büyülü deneyimi yaşamak isterseniz, önceden organizasyonumuzla iletişime geçebilirsiniz. Gün batımından sonra ormanın büyüsünü keşfetmek, asla unutamayacağınız bir macera olacak!
7.Zanzibar’da Baharatların ve Lezzetlerin İzini Sürün
Bu muhteşem adada sizi harika bir lezzet yolculuğuna çıkaracaktır. İşte size özel bir turun tadını çıkarmanın yol haritası:
Tur, sıcak bir karşılama ve Stone Town’daki buluşma ile başlıyor. Ardından, sizi Zanzibar’ın lezzetli dünyasına – yerel bir baharat çiftliğine götürüyorlar. Bu çiftlik, Zanzibar’ın eşsiz baharatlarını ve meyvelerini yetiştirir. Burada, bu baharatları ve meyveleri koklayacak, tadacak ve sadece Swahili mutfağında değil, aynı zamanda ilaç ve güzellik ürünlerinde nasıl kullanıldığını öğreneceksiniz.
Baharat çiftliği ziyaretinin ardından, yakındaki bir köye araçla kısa bir yolculuk yapılıyor (yaklaşık 5 dakika). Burada, geleneksel Zanzibar köy hayatını yakından gözlemleme fırsatı bulacaksınız. Nasıl inşa edildiğini görecek ve yerel halkın günlük yaşamına dair biraz iç görü elde edeceksiniz.
Köyde, yerel bir kadınla tanışacak ve ondan manyok’un nasıl yetiştirildiğini öğrenme fırsatınız olacak. Birlikte manyok yaprağı toplayacak, ardından evinde açık hava mutfağında uygulamalı yemek pişirme dersi alacaksınız.
Ve işte burada gerçek lezzet serüveniniz başlıyor! Yapacağınız vejetaryen sos, temel olarak taze hindistan cevizinden yapılan hindistan cevizi sütünü içerir. Sebzeleri pişirip her şey hazır olduğunda, dışarıda keyifli bir öğle yemeği sizi bekliyor olacak.
Zanzibar’ın yerel lezzetlerini keşfetmek ve kültürünün tadını çıkarmak için bu tur, unutulmaz bir deneyim sunuyor. Her lokma, bu güzel adanın zenginliğini ve lezzetini yansıtıyor.
Zanzibar’ın Kokulu Dünyası: Baharat Çiftliği Macerası
Zanzibar’ın tatlarla dolu dünyasına hoş geldiniz! Bu güzel adada, tüm duyularınıza hitap eden unutulmaz bir deneyim sizi bekliyor.
Baharatlar ve şifalı bitkiler Zanzibar’a ilk olarak 16. yüzyılda Portekizli tüccarlar tarafından Güney Amerika ve Hindistan’daki kolonilerinden getirildi. Ve bugün, bu baharatların kokusu ve lezzeti hala adanın havasını dolduruyor.
Tur, yerel bir baharat çiftliğinde başlıyor. Bu çiftlikte, baharatların, şifalı otların ve meyvelerin nasıl yetiştirildiğini ve işlendiğini öğreneceksiniz. Rehberiniz, bu muhteşem ürünlerin Zanzibar mutfağında nasıl bir araya geldiğini anlatırken siz de bu kokuları ve tatları deneyimleyeceksiniz.
Karanfil, hindistan cevizi, tarçın, zerdeçal, vanilya, kakule, kırmızı biber ve karabiber gibi baharatların kokusunu alacak ve tadına bakacaksınız. Aynı zamanda limon otu gibi otları ve tropikal ürünlerden olan hindistan cevizi, papaya, nefes, manyok ve portakal gibi ürünleri de keşfedeceksiniz.
Turunuz, bu lezzetli serüveni tamamlamak için geleneksel bir Swahili öğle yemeğiyle sona eriyor. İşte burada baharatların yemeklerimize nasıl zenginlik kattığını ve geleneksel lezzetlerimizi nasıl şekillendirdiğini deneyimleme fırsatınız olacak.
Tur sona erdiğinde, bu güzel aromaları ve baharatları hatırlamanız için yerel bir baharat standında taze paketlenmiş baharatlar satın alabilirsiniz. Unutmayın, nakit gerekebilir!
Zanzibar’ın kokulu dünyasını keşfetmek için bu tur, lezzetlerin ve kültürün mükemmel bir birleşimidir. Burada her baharat, bir hikaye ve bir tat taşır.
ZANZİBAR ADASINDA GEZİLECEK YERLER
Zanzibar hakkında tüm bilgileri ve günlük turlar hakkında bilgileri verdikten sonra sıra geldi Zanzibar’da gezilecek yerlerin listesini yapmaya.
1.ROCK RESTAURANT
Michamvi Pingwe plajındaki kaya üzerine kurulu Rock Restaurant 2010 yılına kadar balıkçıların kullandığı bir yerken günümüzde Zanzibar’a gelen hemen hemen turistin mutlaka ziyaret ettiği bir nokta haline gelmiştir. Paje ve Bwenjuu bölgelerinden 20 dakika, Stone Town’dan ise 63 km yani 1.5 saat sürüş mesafesindedir.
Zanzibar adasında gel-git olayını gözle görebilirsiniz. Ve ciddi anlamda deniz suyu yükselik alçalmaktadır. Bu gel-git durumu Rock restaurant bölgesinde de görülmektedir. Suların çekildiği saatlerde kumsaldan restaurant’a yürünebiliyorken su seviyesinin yüksek olduğu zamanlar tek ulaşım yolu tekneler oluyor. Olurda suların çekildiği zamana denk gelir ve yürümek isterseniz kumsalda binlerce deniz kestanesi olduğundan buna uygun ayakkabı ile gelmenizi tavsiye ederiz.
2.MAAULUM
Maalum doğal havuz hemen Paje kumsalındadır. Paje kumsalını gördükten sonra burayı ziyaret edip yeşillikler içindeki masmavi sularda serinleyebilirsiniz.
3.KUZA CAVE
Meksika’daki cenotelere gitmemiş olanlara müjde. Neredeyse Meksika cenotelerine benzer bir oluşum olan Kuza Cave tam bir cenote görünümdedir. Fazla yürüyüş ve tırmanış gerektirmeyen oldukça kolay yürüyüş rotası sayesinde rahatlıkla mağaraya ulaşabilirsiniz. Mağara içindeki küçük tatlı su havuzunda serinleyebilirsiniz.
4.NUNGWI MNARANI AQUARIUM
Zanzibar’ın kuzeyinde yer alan Nungwi Plajı, tatilciler için cazip bir destinasyon olmanın ötesinde, Baraka Doğal Akvaryum’a ev sahipliği yapar. Bu benzersiz mekan, gerçek dost canlısı kaplumbağalarla yüzebileceğiniz bir vaha gibidir. Ancak aslında bu bir akvaryum değil, doğanın armağanı olan küçük bir doğal gölettir. İşte bu göl, kaplumbağalar için sığınak görevi gören gizli bir mağarayı içerir.
Baraka Doğal Akvaryum aynı zamanda bir koruma alanıdır. Bu özel yer, kazara balık ağlarına takılan veya başka şekillerde yaralanan kaplumbağaları kabul eder ve onları iyileşmeleri için korur. Ardından, kaplumbağaları tekrar açık okyanusa bırakmadan önce sağlıklarını yeniden kazanmaları için zaman tanır.
Kaplumbağalarla su altında yakın temas kurmak, başlangıçta biraz tuhaf gelebilir. Ancak zamanla, bu muhteşem yaratıklar size güvenmeye başlarlar. Parmaklarınızı kaplumbağaların kabuklarının üzerinde gezdirmek, onları yanınızda hissetmek gerçekten büyüleyici bir deneyim sunuyor.
Baraka Doğal Akvaryum’da kaplumbağalarla yüzmek, sadece güvenli ve özel bir deneyim sunmakla kalmaz, aynı zamanda doğanın güzelliklerine saygı göstermenin ve bu hassas yaratıkların korunmasına katkıda bulunmanın da bir yoludur. Bu benzersiz deneyim, Zanzibar seyahatinizin unutulmaz anılarından biri olacaktır.
Tanzanya’da Plastik Poşet Yasağı: Seyahatçiler İçin Önemli Bilgi
Tanzanya’da 1 Haziran 2019’dan bu yana plastik poşetler yasaklandı. Bu, seyahat edenler için son derece önemli bir bilgidir, çünkü Tanzanya’ya plastik poşet getirmek de yasaktır. Varışta gümrük kontrolünde üzeriniz aranabilir ve plastik poşetlerle yakalanmanız durumunda para cezası uygulanabilir. Bu yasak, Zanzibar dahil olmak üzere tüm Tanzanya için geçerlidir. Plastik poşetlerden kaçının ve çevreyi koruma çabalarına katkıda bulunun lütfen.
Kenya turumuz için havalimanına vardığımızda, birçoğumuz için beklenmedik bir sürprizle karşılaştık: Plastik poşetlerin yasaklandığını öğrendik. Duty-free alışverişinden dönen bazı arkadaşlarımızın poşetleri polis tarafından ülkeye sokulmadı ve tüm poşetler toplandı.
Bu, plastik poşet yasağının seyahatimizin ilginç bir anısıydı. Kenya, çevreyi korumak ve sürdürülebilirliği teşvik etmek amacıyla plastik poşetleri yasaklayan bir dizi önlem almıştı. Seyahat edenler olarak, bu yasağa saygı göstermek ve çevreye katkıda bulunmak için plastik poşetlerden kaçınmak zorunda kaldık. Kenya’daki bu deneyim, çevre dostu uygulamalara daha fazla duyarlılık kazandırmamıza ve seyahatlerimizin çevreye etkisini düşünmemize neden oldu.
ZANZİBAR’DA YEME-İÇME
1.Hurumzi Emerson
Tanzanya sahilindeki Zanzibar adasının tarihi başkenti Stone Town’un merkezinde yükselen Emerson Hotel, adanın geleneksel Müslüman atmosferini ve tarihini yansıtan önemli bir simgedir. Otel, ikinci en yüksek bina olma unvanını taşır ve bulunduğu bina, 1870’lerde Swahili İmparatorluğu’nun en zengin işadamlarından biri olan Bay Tharia Topan tarafından inşa edilmiştir. Topan, Sultan Bargash’ın baş mali danışmanı olarak görev yapmıştır.
Emerson Hotel binası, dar sokaklarla çevrili olmasına rağmen okyanusu net bir şekilde görebilmeniz için yüksek bir noktaya inşa edilmiştir. Bu tarihi ve etkileyici binayı daha da özel kılmak için yakın zamanda Emerson Skeens tarafından tamamen yenilenmiştir.
Butik otel olarak hizmet veren bu mekan, orijinal zarafetini antika mobilyalar, uzun perdeler ve kraliyet iç dekorasyonu ile birleştirerek 21. yüzyılın konforlarıyla harmanlamıştır.
Akşam ve öğle yemeği için güzel bir tercihtir. Akşam yemeğine gidecekseniz mutlaka önden rezervasyon yaptırmanızı öneriyoruz. Çünkü küçük bir mekan olduğundan sınırlı müşteri kapasiteleri var.
Adres: 236 Hurumzi Street, Stone Town, Zanzibar. Daha fazla bilgi için Hurumzi Emerson sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
2.Stone Town Cafe
Stone Town şehir merkezindeki bu cafe bizim her Zanzibar ziyaretimizde mutlaka ahtapot yemek için gittiğimiz başlıca mekandır. Hem yemeklerinin lezzeti hem hızlı servisi hem de bütçeli olmasıyla sizlere de şiddetle önerdiğimiz bir restaurant’tır.
Adres: R5PQ+M4H, Zanzibar, Tanzanya
3.Zanzibar Coffee House
Stone Town’un Mkunazin bölgesinde bulunan bu kafe, Zanzibar’ın en kaliteli kahvelerini demlemekle ünlüdür. Hem zemin katta hem de ferah bir teras bölümünde hizmet verir. Burada keyifle lezzetli kahvelerinizi içerken, Stone Town’u yüksekten izleme ve aynı zamanda sokakları gözlemleme şansına sahip olabilirsiniz.
Adres: 64 Mkunazini St, Zanzibar, Tanzanya
4.Africa House Hotel – The Sunset Bar
Africa House Hotel’in tarihi atmosferinde bulunan Sunset Bar & Restaurant, yerel ve uluslararası mutfakları bir araya getiren bir menü sunar. Bu restoran, Zanzibar’ın zengin mutfak geleneğini yansıtan yemekleriyle ünlüdür. Taze yerel ürünler ve deniz mahsulleri kullanılarak hazırlanan yemekler, adanın kültürel çeşitliliğini yansıtır.
Stone Town’a gelip burada günbatımı yapmayan turist sayısı çok azdır. Biz ilk 2012 yılında ziyaret ettiğimide şimdiki haline göre çok daha şık olduğunu itiraf edebiliriz. Şimdiki hali çok daha salaş ne yazık ki. Yine de manzarası güzel olduğundan sizlere alternatif olması için listemize aldık.
Adres: Shangani Street Zanzibar City
5.6 Degrees South
Güzel kokteyller içmek ve nezih bir yemek için mutlaka 6 Degrees South’a gelmelisiniz. Biz genelde buraya günbatımına denk gelen saatlerde geliyoruz. Golden Hour’ın en keyifli anlarını burada yaşayacağınızı garanti ediyoruz. Servisi biraz ağır olsa da lezzetleri ile sizi memnun edeceğinden eminiz.
Adres: Shangani Waterfront, Stone Town. Daha fazla bilgi için sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
6.Park Hyaat Zanzibar
Dilediğiniz zaman, ya bir akşam yemeği için ya da günbatımını izlemek için uğrayabilirsiniz. Park Hyatt, denize sıfır konumuyla sizi Hint Okyanusu’nun ılık rüzgarıyla karşılar, günün son anlarında gökyüzünün muhteşem bir tabloya dönüştüğü bu manzara eşliğinde unutulmaz anlar yaşamanız için ideal bir seçenektir.
Adres: TZ, Shangani St
ZANZİBAR’DA NEREDE KALINIR?
Zanzibar’da konaklamanızı iki farklı bölgede yapmanızı öneriyoruz. Bizim tercih ettiğimiz bölgeler Stone Town ve Nungwi. Konaklama yapacağınız gün sayısına ve katılacağınız günlük turlara göre konaklamanızı programanıza göre bölebilirsiniz. Havalimanı Stone Town’a çok yakın olduğu için önce burada konaklama yapabilirsiniz. Hem Unesco Miras listesine girmeye hak kazanmış şehrin labirent sokaklarını gezer hem alışveriş yapar hem de Paje bölgesi, Prison Adası, Jozani Forest ve Baharat turu gibi günlük turlara da buradan katılabilirsiniz.
Stone Town’dan sonra buradan yaklaşık 1.5 saat kuzeyde yer alan Nungwi bölgesine geçebilirsiniz. Nungwi, Zanzibar’ın bizce en güzel yeri. Konaklama seçeneğinin fazla olması, restaurant çeşitliliği, gece eğlencesinin olması ve hint okyanusunun pırıl pırıl sularında yüzme imkanı sunmasıyla sizi inanın çok memnun edecek.
Zanzibar’da Araba Kiralama
Zanzibar’da kesinlikle araba kiralamayı önermiyoruz. Bundan bir kaç yıl önce orada çalıştığımız seyahat acentasının sahibi ile adayı gezerken sürekli polis çevirmelerine denk gelmiştik. Nungwi bölgesine ne zaman yaklaşsak bu polis çevirmesine muhakkak denk gelirdik. Ama bu seferki başkaydı. Çünkü sürekli çeviri vardı. Ve her çevirmede rüşvet olayını gözümüzle gördük. Ne yazık ki Zanzibar’da rüşvet sistemi hale geçerli. Bu gibi durumlarla karşılaşmamak ve seyahatinizi keyifsiz kılmamak için araç kiralamak yerine günlük şöförlü araç kiralayıp sıkıntısız gezebilirsiniz.
ZANZİBAR HAKKINDA KISA KISA
- Para Birimi: Tanzanya Şilini, TZS
- Yönetim Biçimi: Cumhuriyet, Zanzibar Tanzanya’ya bağlı yarı özerk yönetilen bir bölgedir.
- Resmi Dili: İngilizce, Swahili
- Zaman Dilimi: GMT+3, Türkiye ile saat farkı yoktur.
- İsmi farsça’dan gelen zangi bar yani zenciler sahili demektir.
- Anakara hristiyan, Zanzibar müslümandır.
- Rujların temel bileşenlerinden biri olan Annatto, Zanzibar’da yetiştirilen tandır yemeklerini renklendirmek için de kullanılıyor.
- Ünlü bir Zanzibari, dünyanın geri kalanı tarafından Freddie Mercury olarak bilinen Hint kökenli Farukh Bulsara idi.
- Geleneksel müziği Taarab’dır.
- Eskiden kadınlar yüzlerini kapatırdı. Sonradan bu uygulama kaldırılmıştır.
- Kadınlar erkeklerle aynı haklara sahip değil. Kadınların kocalarına ve babalarına itaat etmeleri gerekiyor. İslam gereği kapanmaları gerekiyor. Ama kadınlar kendi aralarında içki içebiliyor.
- Evlenmeden önce müzik eşliğinde kadınlığa geçiş kutlaması oluyor. Kadına kocasına nasıl davranacağı, nasıl giyineceği, evlilik hayatının zorluklarıyla nasıl baş edecekleri vs hakkında bilgiler veriliyor.
- 10 çocuktan 3’ü henüz 5 yaşına gelmeden susuzluktan dolayı kolera oluyor. Küçükler mango toplar, kadınlar ahtapot tutar.
- Adadaki toplu taşıma araçları dala-daladır. Gidilen mesafeye göre ücret ödeniyor.
- Bugün bile Umman mimarisini, geleneklerini ve yemeklerini Zanzibar’da görmek mümkündür.
- Umman Uluslararası havayolu Stone Town’a direk uçuş yapan ilk şirkettir.
- Yerel teknelerinin ismi Dhow’dur. Bunlar geniş mango ağaç gövdelerinden yapılmaktadır.
ZANZİBAR-TANZANYA VİZESİ
Türk vatandaşlarının Zanzibar ya da Tanzanya için vize alması zorunludur. Vize almak için 2 seçenek bulunuyor. Biri varışta kapıda alabileceğimiz kapı vizesidir. Diğeri ise gitmeden önce online alabileceğimiz seçenektir. Her ikisinde de ücret aynıdır. 50 USD’dir.
Önceden kapı vizesi almak tam bir eziyet iken zamanla havalimanını düzenlemeleri sayesinde girişteki o izdiham durumu ortadan kalkmıştır.
Eğer online vize alacaksanız. Ayrıca Entry Declaration – giriş formunu doldurmanız da gerekiyor. Varışta vakit kaybetmek istemiyorsanız buradan declaration formu indirip A5 boyutunda çıktısını alabilirsiniz. Online vize almak yerine kapıda vize alacak olanlar giriş formu ve vize formunu bu sayfadan indirip A5 çıktısını alabilirler.
Online vize başvurunuzu ise Tanzania E-Visa sayfasından alabilirsiniz.
Diğer tüm Afrika yazılarımızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.