Yıllar sonra bir bayram tatilimizde “Güzel Atlar Ülkesine” gitmeye karar verdik ve çok beğendiğimiz tarihi bir gezi oldu. Sıra dışı güzelliğe sahip ve dünyada eşi benzeri olmayan peri bacaları. Aslında peri bacaları Kapadokya’daki doğal yapılara söyleniyor. Torosların yükselmesi ile Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşınmasıyla ortaya çıkmıştır. Biriken küller yumuşak tüf tabakası oluşturdu. Bu küf tabakasının üzerine bazalttan oluşan ince bir lav tabakası örtüldü. Ve sonrasında bazalt çatlayarak parçalara ayrılmıştır. Yağmurlar çatlaklardan sızıp yumuşak tüfü aşındırmaya başladı. Isınan ve soğuyan hava ile rüzgârlar da oluşuma katıldı. Böylece sert bazalt kayasından şapkaları bulunan koniler oluştu. Bu değişik ve ilginç biçimli kayalara halk bir ad yakıştırdı: “Peri Bacası”. (Kaynak:Wikipedia)
Lavların sertleşmesinin ardından akarsuların akması ile kayalar aşınmaya başlamış ve vadilerin oluşumu gerçekleşmiştir.
Kısa bilgiden sonra Kapadokya’da nereler gezilir onun bilgisini vericez. Ancak yazının uzun olması okuyanları sıkmasın diye bölümler halinde yazmaya karar verdik. Bu yazımız Kapadokya’daki yeraltı şehirleri:
Kapadokya ticaret ağının tam ortasında yer aldığı için çok önemli bir yer haline gelmiştir. Pagan halk da bu durumda kendini korumak ve savunmak için yer altı şehirleri kurmak zorunda kalmışlardır. 10 milyon yıl önce kazılan savunma şehrinde yaşan ilk Kapadokyalıların Hititler olduğu bilinmektedir. Pagan Hititler Kapadokya’da 500 yıl hüküm sürüp sonrasında elle oyulmuş büyük mağaralar dışında iz bırakmadan yok olmuşlardır. Hititlerin yok olmasından sonra Kapadokya’ya Roma imparatorluğundan kaçan Hristiyanlar gelmiştir. Gizli dinlerin oluşumu da burada gerçekleşmiştir.
14.y.y da Osmanlı imparatorluğun hakimiyeti burada da görülmeye başlanmıştır ve yer üstünde de yeni yeni yaşam alanları oluşturulmaya başlanmıştır. Yıllar yıllar sonra burada yaşayan insanlar her ne kadar atalarının hikayeleri ve yer altı şehirlerini bilmesine rağmen ne derece büyük şehir olduğundan habersizdirler. Ve evlerinin altını kazıp bu şehirlere ulaşmışlar ve 200’den fazla şehir keşfedilmiştir.
20.000 kişiye kadar insanın sığabildiği yeraltı şehirleri mevcuttur.
Mağaraların içini gezdikçe büyük odalar, su depoları ve erzak dolapları (ısı derecesi sürekli 15-16 olan) bulunuyor. Düşmana karşı ise; savunma amaçlı ağırlığı 1 tonu bulan değirmen taşları, düşmanı yavaşlatmak için yapılan dar ve kısa tüneller, düşmanları kafalarından öldürmeye karayan tünellerin üzerindeki mızrak delikleri, düşmanın üzerinde kızgın yağ dökülen tavandaki delikler.
Mağaraların içinde hijyenin sağlanması için hastane, mutfak ve şarap mahzenlerinin duvarları kireç ile boyanmıştır.
Ünlü mimar Mimar Sinan’ın da bu yer altı şehrinde dünyaya geldiği söylenmektedir.
Sırasıyla gezdiğimiz Yeraltı Şehirleri 🙂
Kaymaklı Yeraltı Şehri : 8 katlı olan yeraltı şehrinin bugün 4 katı ziyarete açıktır.
Derinkuyu Yeraltı Şehri : Bölgenin en geniş yeraltı şehri olup derinliği 85 metredir. 8 katlı yeraltı şehrinin
1.katında: Ahır, şaraphane, misyoner okulu ve vaftizhane bulunmaktadır.
2.katında : Gezilebilen bölümlerinde, oturma odası olarak kullanılan mekânlar, günümüzde yeraltı şehrinin girişi olarak kullanılan bölüm, mutfak, mutfakla alakalı birimler, şaraphane, erzak depoları ve mutfağın devamında ahır olarak kullanıldığı belirtilen bir bölüm bulunmaktadır.
3.katında: Üçüncü katını yeraltı şehrinin tüm katlarına inen bir havalandırma bacası oluşturmaktadır. Ayrıca üçüncü katta bulunan bir tünelin 9 km. uzakta bulunan Kaymaklı yeraltı şehrine bağlandığı belirtilmektedir.
4.katında : Oturma-yatma odaları ve erzak depoları bulunmaktadır.
5.katında: Üçüncü kattan gelen tünelin sonlandığı sahanlık, havalandırma bacası, havalandırma bacasının devamında birbiriyle bağlantı odalar ve besinci katı yedinci kata bağlayan tünelin başlangıcı bulunmaktadır.
6.katında: Besinci katı yedinci kata bağlayan bir tünelden ibarettir. Tünel üzerinde ikisi kapı odası, üçü ise tünel kontrolünün yapıldığı birer güvenlik noktası olduğunu düşündüğümüz beş birim bulunmaktadır.
7.katında: Toplantı salonu, mezar odası, kilise, kilisenin devamında bir salon ve su kuyusu bulunmaktadır. Yedinci kat yeraltı şehrinin en geniş mekânıdır.
8.katında: İçerisinde bir havalandırma bacası olan, küçük bir odacıktan ibarettir.Kaynak : Derinkuyu.gov.tr
Öz Konak Yeraltı Şehri :Avanos’a 11 km. uzaklıktadır. 3000 den fazla insanın yaşayabildiği geniş bir mağara. Bu mağara hayvanlar için kurulan ahırlar ve onları bağladıkları taşları görmek mümkündür.
Mazi Yeraltı Şehri ve Mazi Köyü : Köyün etrafında kayalıkların üzerinde kayaya açılmış mezarlar bulunmaktadır. Helenistik dönemine ait olan kayaya oyma Kilise(Mezar)lar ise 2000 yıldan daha eski olduğu söylenmektedir.
Değişik yerlerde dört girişi tespit edilebilmiş, asıl giriş düzensiz taşlardan örülü bir koridorladır. Kısa koridordaki iri sürgü taşı, yeraltı şehrinin giriş çıkışı kontrol altına alınmasını sağlamaktadır. İç kısımdaki küçük oda, sürgü taşının rahat bir şekilde hareket etmesi için yapılmıştır. Ayrıca sürgü taşının karşısında kapının tam olarak kapanması için bir girinti bulunmaktadır. Böylece dışarıdan içeriye girmek imkansız hale gelmektedir. Girişin tam karşısındaki sütunlu mekan ahırdır. Kaymaklı yeraltı şehrinin 10 km doğusundadır. Mağaranın içinde ahır ve yalaklar dikkat çekicidir. Ayrıca üzüm depolamak için bölümler olduğunu da görmek mümkündür.Ahırların arasında kalan bir mekan, şırahane olarak kullanılmıştır. Tavan kısmında moloz taşlardan örülmüş, üzümleri aşağıya doğru dökmeye yarayan bir baca yer alır. Ahırlardan kısa bir koridor vasıtasıyla yeraltı şehrinin kilisesine ulaşılır. Bu mekanın girişi sürgü taşı ile kapatılabilmektedir. (kaynak: kaymakli.com)
Köyün ortasında Information’a gidip kendinize yerel rehber de isteyebilirsiniz. Buradaki yeraltı şehri çok karanlık olduğundan yanınızda yerel halktan biri olsun ayrıca tarihi hakkında bilgi versin diye rehber tutmanın faydası olur diye düşünüyoruz.
Talas Sarnıçlı Yeraltı Şehri :300 metre uzunluğundaki yeraltı şehrinde daracık tünellerden Şırahane, ibadethane, kuşluk ve kuyu bölümlerine ulaşılabilmektedir. Yaklaşık 5 yıllık bir temizlik çalışmasının ardından 2010 yılı Temmuz ayında Talas Belediyesi tarafından hizmete açılmıştır. Pazartesi haricindeki diğer günlerde ziyarete açıktır.