Merhabalar…….. Filipinler gezi rotamızda Filipinler’in hangi adalarına gitmeye karar verdik tek tek yazdık.
Geçen sene başlatmış olduğumuz “bazı kışlar sıcak geçer” konsepti ile bu sene de kışı sıcak geçirmeye, sizlerin içini ısıtmaya karar verdik.
Nasıl ki geçen yıl (2015) Tayland’ın bilinen ve bilinmeyen pek çok adasına gidip sizlere yeni yeni yerler tanıttıysak bu seferde aynı amaçla rotamızı Filipinler’in bilinmeyen adalarına çevirdik.
Tropik bir ada denilince ilk akla ne gelir?
Alabildiğine uzanan bembeyaz kumsallar ve kumsalın arkasına adeta set örmüşçesine inci gibi dizilmiş coconut ağaçları, olmazsa olmaz beyazdan turkuaza dönen pırıl pırıl bir deniz, alışık olmadığımız deniz canlıları ve tropik meyveler……..
“Gezgin Çift farklılığı ile Filipinlerin öbür yüzünü tanımaya hazır mısınız?”
Filipinler gezisi öncesi yine hummalı bir araştırma evresine aylar öncesinden başladık. Nereye gitsek de hem biz keyif alsak hem de sizler için yeni rotalar keşfetsek diye.
Gidilecek yerler az çok belirmeye başladığında tek sıkıntı çektiğimiz konu internette gideceğimiz yerler hakkında yeterli kaynak olmamasıydı. Bunun da üstesinden geliriz deyip programı şekillendirdik.
İlk önceliğimizin turistik olmayan adalardan yana olmasına özen gösterdik. Zaten şu an hemen hemen her birinizin bildiği turistik yerler sayılı ; Boracay başta olmak üzere Bohol ve El Nido.
Gerçekleştirdiğimiz Filipinler gezisi sonrası iyi ki 5 yıl önce buralara gitmişiz ve insan yığınına uğramış bu tatil destinasyonlarını henüz kalabalıklaşmadan görmüşüz dedik. Turistten geçilmeyen, bozulmaya ramak kalmış yerlerin başında geliyorlar. Daha çok Boracay ve Bohol. El Nido için aynı örneklendirmeyi yapmak haksızlık olur.
Aman yanlış anlamayın bu düşünce sadece bize ait değil, yerliler dahil tanıştığımız tüm gezginlerde aynı fikirde.
Lafı da uzattıkça uzattık öyle değil mi?
Gelelim Filipinler Rotamıza
60 gün geçirmeye karar verdiğimiz Filipinler gezimizde ağırlıklı olarak aslında birazda tarzımız gereği sürekli adalardaydık.
Nedense bizim insanımız sürekli deniz, kum, ada gördün mü dışa pek vuramasa da içinden yeter be kardeşim hep deniz hep kum der.
Peki niçin sürekli bu tarz seyahat ediyoruz?
-Hayat umduğumuzdan da kısa. Bizde kısacık ömrümüzde hayatın tadını en iyi şekilde çıkaralım istiyoruz.
-Türk insanı ne yazık ki yıllık iznini yazın kullanabildiği için genel olarak tatil anlayışları kar-kış tatilinden ziyade yazlık yerler oluyor.
-Avrupa ve Euro harcama meraklısı değiliz. Avrupa’ya ziyaret etmiyor değiliz ama elimizden geldiğince az gitmeye özen gösteriyoruz. O kale, bu bahçe, şu müze bir yere kadar! Şimdi düşünsenize sosyal medyada sürekli bina, kale, müze resmi paylaştığımızı
-Antalya’da 5 yıldızlı tatil köylerini tercih edenleri saymazsak Türkiye’de uzakdoğuyu tercih eden bir diğer kesim ise balayı çiftleri. Sanırım en çok onların ilgi alanına giriyoruzdur
-Kimini Paris’te şarap içmek, kimini ispanya’da tapas yemek, kimini İtalya’da pizza yemek mutlu ediyorsa bizi de beyaz kum ayağımızın altında, gözümüzün önünde masmavi bir okyanus ve coconut ağacı gölgesinde bir tropik shake içmek mutlu ediyor.
Hepsini denedik o kadar didindik uğraştık ama özlemimiz hep shake’den yana oldu
Bak yaaa laf yine nerelere gitti. Gelemedik şu rotaya bir türlü…
- Moalboal : 1970 yılından bu yana dalış cenneti olarak bilinen Moalboal’da dalış yaparak Filipinler açılışı yapmak istedik. Burayı Filipinlere üçüncü gelişimizde ancak keşfedebildik. Kusurumuzu mazur görün artık.
- Bohol Adası : Baştan turistik yerlere gitmeyeceğiz demiştik değil mi? E peki madem dedikte niye gittik öyleyse? Biliyorsunuz ki Bohol adasının en turistik bölgesi Panglao’dur. Beyaz kumsallar, masmavi sular ve bir çok guesthouse, oteller bu bölgededir. Bizse Bohol adasının Anda bölgesine gittik. Yani Bohol’un dalış cennetine. Burada da güzel dalışlar yaptık.
- Bantayan Adası : Visayas bölgesinin kuzeyinde Türkler tarafından henüz bilinmeyen, hiç gelişmemiş, çok minik olmayan bir ada. Ama artık sizlerde biliyorsunuz bu adayı
- Cebu : Şehir işte neyini anlatalım ki. Hiç sevmediğimiz yaşamların hayatlarını idame ettirdiği, kaosu, trafiği bol yerlerden. Ama burası bildiğimiz şehirlerin aksine bir gece kondu şehri.
- Oslob : Duyduk ki balina köpekbalığı dalışı ile meşhurmuş, aaa bir de şu instagramda Filipinler fotoğrafları içinde en ilgi çekeni olan Tan-awan beach’te buradaymış. Eksik kalmasın gidelim dedik. Keşke sadece gitmeye sebep bunlar olsa ya çevredeki şelalelere ne demeli!
- Dumaguete : The City of Gentle People olarak bilinen Negros bölgesinin en büyük şehridir.
- Siquijor Adası : Negros manzarasını en iyi açıdan sunan Siquijor adası da aynı Bantayan adası gibi pek duyulmamış, fazla turist ağırlamayan ve gelişmemiş bakir adalardan bir tanesi.
- Camotes Adası : Bu saydığımız yerler arasında en beğendiğimiz diyebiliriz. Denizine girmeye, adayı gezmeye doyamadığımız sayılı yerlerden biridir. Liste biraz daha devam ediyor. Şimdilik Camotes adasındayız. O nedenle aşağıdaki yerler hakkında bir bilgi yazamıyoruz. Gidip deneyimledikten sonra artık detaylı makaleler yazarız
2015 sonu başlayan yolcuğumuz 2016’nın Şubat ortasına kadar sürecek. Bu kışı da en sıcak yerlerde geçirmenin mutluluğu içindeyiz.
2016’nın yeni keşiflerin, yeni yolların, yeni hayatların başlangıcı olması dileğiyle. Sevgiler.