Motosiklet yolculuğu son bir kaç yıldır en keyif aldığımız seyahat şekli oldu. Ağustos 2016 tarihinde gerçekleştirdiğimiz motosiklet turumuz ile dillere destan bir Akdeniz-Ege turu gerçekleştirdik. Yol maceralarımızı, sürüş deneyimimizi ve rotamızı kaleme aldık.
Motosiklet tutkusu bambaşka bir his tarif edilemez bir tutku.Özellikle yaz aylarında motorsuz geçen her günü kaybedilmiş bir gün sayarız. Yurt dışında da seyahatlerimiz uzun süreli olduğu için şehir içinde sürekli motosiklet kiralar gezmedik tozmadık yer bırakmayız.
Yine uzun süreli bir Uzakdoğu gezimiz sonrası hazır da Ağustos ayına girmişken ayağımızın tozuyla yeni bir plan yaptık. Tabi her zamanki gibi süre kısıtlaması olmadan içimize sine sine, rahat rahat, doya doya.. İstanbul’dan çıktığımız gibi Kütahya üzerinde Antalya’ya ulaşıp sahilden geze geze Ege’ye ulaşıp oradan da Çanakkale’ye doğru tırmanıp geri dönecektik. Hem de her yere gire çıka, görmedik yer bırakmadan. Tabi ki kafamıza göre gezeriz demek kolay ama bu özgürlüğü yaşamak için öncelikle uygun bir motosiklet sahibi olmak gerekiyor. Biz çok şanslıyız çünkü Honda Forza 300 tam da özgür ruhlu tatilciler için en uygun motosikletlerden bir tanesi. Üstelik bir maxiscooter’a göre çok yakışıklı, güçlü, ekonomik, konforlu ve pratik bir motosiklet. 48 litrelik orjinal Honda çantamızı tıka basa doldurduktan sonra oldukça geniş olan sele altına da günlük ihtiyacımız olabilecek ıvır zıvırımızı koyup düştük yollara.. Yumuşacık selesi motorcuların en rahatsız oldukları şey olan popo ağrısını hiç hissettirmiyor. Hele ki artçı için olan geniş bölge ve çantanın sırt minderi iki kişi içinde konforlu bir yolculuk sunuyor.
Yola ne kadar erken çıkarsan çık İstanbul’un trafiği eksik olmuyor. Uzun yoldan daha çok eziyet veriyor. Honda Forza 300 aynı zamanda şehir içi pratikliği yüksek bir motor olduğu için Büyükçekme-Dudullu gişeleri arasındaki mesafeyi fazla hırpalanmadan geçtik ve asıl yolculuk başladı. Motosikletle uzun yolculuk yapıyorsanız rüzgar en büyük düşmanınızdır. Daha önce bunu Yunanistan gezimizde fazlasıyla yaşadık. Hatta Arnavutluk yolculuğumuzu yarıda kesip Türkiye’ye geri dönmüştük. O zamanlar biraz acemilikte vardı ama Gürcistan’a gidip gelirken böyle bir rüzgar yoktu ve çok rahat gidip gelmiştik. Demek ki suç sadece biz de değil 🙂 Honda Forza 300 boş ağırlığı 200 kg olan bir motor. Bagajımızı ve bizleri de sayarsak yaklaşık 350 kg ağırlıkla rüzgara karşı iyi bir savaş verdik.Kütahya’da ufak bir dolanma, 2 kez kısa 2 kez de uzun yemek molasıyla beraber 11 saat içinde Antalya’ya ulaştık. Hem de oramız buramız ağrımadan oflamadan poflamadan. Normalde şehir içinde ortalama yakıt tüketimimiz 3.0 lt iken uzun yolda sabit hızda nasıl 3.4 lt oldu anlamadık ama motorun yüklü oluşu ve rüzgarın etkisi buna sebep olmuştur diye düşünüyoruz.
Hedefimize ulaştığımıza göre Konyaaltında bir keyif kahvesini hakkettik di mi 🙂 Ettik ama yetmez bir de Alaçatı muhallebicisinde bu keyfi dondurmayla süsleyip otelimize giriş yaptık. Kale içinde bulunan otelimize 5 dakikada ulaşıp kendimizi yatağa atmıştık bile, eee o kadar yol yaptık izin verinde biraz yayalım 🙂
Tabi ki şehir içinde kalmak bu kadar kısa süre için de olsa bizim için çok bile, hemen atladık Forza’mıza ve Olimpos’a doğru yol almaya başladık. Bu yolu bilen bilir doğayla iç içe kimi zaman ağaçların gölgesinde kimi zaman kavurucu güneşte virajları almak çok eğlenceli olabilir ama dikkatsiz ve bilinçsiz sürücüler her zaman tehlike arz ediyorlar. Bir de yol boyunca sırf motorcular kaza yapsın diye dökülen mıcırlara çok dikkat etmek gerekiyor.
Olympos içinde pek motosiklete ihtiyacımız olmadı. Arada bir Çıralı veya Adrasan’a ufak kaçamaklar yaptık ama yol çok kötü olduğu için ne olur ne olmaz dedik ve tabana kuvvet dedik. Ne de olsa daha önümüzde çok uzun yollar yapacağımız günler bizleri bekliyor.
Olympos’tan çıkıp sahilden yavaş yavaş Akdeniz’in sonuna doğru yola koyulduk.Arada kısa molalar, fotoğraf ve video çekme bahaneleriyle ara sıra durduk ve o virajlı yolları zor da olsa bitirip Kaş’a ulaştık. Lütfen Kaş deyip geçmeyelim. Kaş’ın yeri biz de ayrıdır. Üstelik daha önce yapmış olduğumuz Kekova ve Kanyon Turlarının da tadı damağımızda kalmıştı ama bu sefer amaç motorumuzla gezmek olduğu için Kaputaş ve Sarıgerme Plajlarıyla yetinmiş olduk, ama asıl güzellik yanımızda o kadar yük olmadan ve biraz da korumasız bir şekilde o enfes yollarda motorla turlamak. Bu da bizim bu gezideki yaramazlığımız olsun 🙂
Kaş’tan sonraki durağımız bizi oldukça heyecanlandırıyordu. Şimdiye kadar hiç duymadığımız bir yere doğru yol almaya başladık. Neresi mi? Yediburunlar..
Kaş’tan yaklaşık 40 km yukarı çıktıktan sonra sol tarafta içeriye doğru bir 20 km daha giriyoruz. Yediburunlar Light House.. Son 1 km’si motorcular özellikle scooter kullanıcıları için ölüm ama olsun Türkiye’de de böyle bir yer varmış. Ayrıntılar web sitemizde mevcut şu anki konumuz sadece yolculuğumuz 🙂
Efendim yukarı doğru çıkıyoruz. Şimdi hedef Marmaris, Selimiye, Kumlubük. Konaklamamızı Kumlubük’te yaptık. Doğal olarak gündüz deniz keyfi akşamda Forza ile motor keyfi yaşadık. Her akşam yemek ya da tatlı yeme bahanesiyle bir gün Marmaris merkez bir gün Selimiye derken hızımızı alamadık Selimiye’nin en meşhur koyu olan Çiftlik Koyu’na taşındık ve 3 gün de köyler arası az buz yol yapmadık. Köylerde mola verip asmalardan üzüm kopartıp yemek, köylülerden mısır almak tüm yorgunluğumuzu aldı ama asıl güzellik Ege Köylülerinin o sempatik güler yüzlü halleri yok mu oturduğumuz yerden bir türlü kalkamıyorduk.. Hele bir de ‘’Oooo motorunuz ne güzelmiş kaç para bu? Anaaaa çok pahalıymış ben olsam araba alırdım laaaa’’’ demeleri yok mu 🙂
Artık Marmaris’i terk etme vakti geldi. Sabah kahvaltımızı da yapıp biraz oyalandık ki yolda Selçuk’a uğrayıp çöp şiş yemeye bahanemiz olsun.. Yedik de yemesine ama çok mu memnun kaldık, hayır efenim biz pek kalmadık kendimiz yapsak daha iyiydi 🙂 Karnımız tok sırtımız pek tekrar koyulduk yola.. Önce Bodrum-Kuşadası-Çeşme buralara da uğrasak mı dedik, sonra her birine en az 10’ar kere gitmişiz hatta Çeşme-Alaçatı’ya daha 2 ay önce gelmiştik deyip pas geçip gazladık. Honda Forza 300 ile düz asfaltta yolculuk etmenin keyfi bambaşka. Yaylana yaylana 110-120 km ortalama hızla küçük çay kahve aralarıyla İzmir’i geçip Dikili sahilinde bir mola daha verdik. Biraz yürüdük, Dikili’nin genelde emekli olmuş kendini kafa dinlemeye adamış sakinlerinin arasında biraz vakit geçirdikten sonra Ayvalığa doğru tekerimizi döndürmeye başladık. Her yerden davet geliyor hangi birine yetişeceğimizi şaşırıyoruz ama olsun bu bizi daha çok mutlu ediyor.. Ayvalığa ve Cunda Adası’na da bilmem kaç yüzüncü gidişimiz ama olsun bir yerlere sapmadan yol üstü ya kolayına geliyor insanın.. Hem de motorla gezmek için çok uygun. Yollar güzel sayılır, hep deniz görüyorsun, hava nispeten çok bunaltmıyor eee daha ne olsun. Üstelik bu lokasyon çok kullanışlı sırayla Edremit, Akçay, Altınoluk, Küçükkuyu ve Assos olmak üzere hem motor üstünde hem de motorsuz güzel vakit geçirdik .Ayvalık’tan sonraki konaklamamız Küçükkuyu ve daha sonrasında Assos oldu. Böyle küçük yerleşim birimlerine motorla girip çıkmanın keyfi bambaşka. Daha önce arabayla sayısız defa geldik ama yok arkadaş bu motorda başka bişey var. Hele Honda Forza’da daha da başka 🙂
Assos’tan da ayrıldıktan sonra artık dönüş yolculuğuna geçiyoruz. E kolay değil 15 gün geçti bir çantada iki kişilik eşya geziyoruz, sosyal medyadan bizi takip edenler bilirler bizim için pek kolay bişey değil bu 🙂 Çanakkale’ye doğru yola çıkıp Enez üzerinden sağa sola baka baka Eceabat Feribotuna ulaşıyoruz. Kısa bir yolculuktan sonra Şehitliğin ordan yavaş yavaş gazlamaya devam ediyoruz. Dönüş yolculukları pek sevimli gelmez insana o yüzden daha bir dikkatliyiz. Keşan dedin mi bizim aklımıza direk ya satır et ya da kuzu kokoreç gelir. Bizim duraklarımız ya Yenimuhacır köyde Satır Et ya da Keşan girişinde Şirin Kuzu Kokoreç. Bu sefer tercihimizi kokoreçten yana kullanıp tekrar yola koyuluyoruz ama ağzımız durmuyor ki kardeşim. Bu sefer de Tekirdağ’da peynir helvası çekti canımız. Hadi bir de orda vakit kaybedelim ama yapacak bişey yok can bu çekti mi çekiyor 🙂
Vallahi daha duracak halimiz yok akşam olacak nerdeyse onu ye bunu ye derken.. Zaten ev Büyükçekmece’de İstanbul’un o berbat trafiğine girmeden yaklaşık 3000 km yaparak Türkiye’yi batısından bir tur dönmüş olduk. Belki araba gibi yanınıza her istediğinizi alamıyorsunuz ya da camları kapatıp müzik keyfi yapamıyorsunuz ama emin olun motor yolculuklarını ancak motor sevdalıları bilir. Olsun bizim de Honda Forza’mız bize yetecek herşeyi içine aldı üstelik park yeri de aratmadı. Orada trafik vardır, buraya araba girmez ,aman şimdi çok yakar dedirtmedi. Biz bu halimizden çok memnun olarak döndük ve şimdiden hedef büyültüp seneye daha uzun yolların hayalini kurmaya başladık. Şimdilik görüşmek üzere tekeriniz düz bassın 🙂
Honda Forza 300 ABS Teknik Bilgiler
Motor : Sıvı soğutmalı, 4 zamanlı, 4 subablı, OHC, tek silindirli
Motor Hacmi (CC) : 279
Max. Güç : 25.8 hp
Max. Tork : 26/5000
Boyutlar (UxGxY) (mm) : 2165x755x1185
Sele Yüksekliği (mm) : 716
Yakıt Kapasitesi : 11.5 lt
Ağırlık : 190 kg
Tekerlek (ön) : 120/70-14 M/C (55P)
Tekerlek (arka) : 140/70-13 M/C (61P)