Nakuru gölünü okumadan önce Büyük Rift Vadisi makalemize göz atmanızı tavsiye ederiz ki Rift vadisi üzerindeki göllerin oluşumuyla ilgili kısa bir bilgi sahibi olun diye.
Kenya’da yapılabilecek Safari’nin en can alıcı noktalarından bir tanesi de Nakuru Gölüdür. Masai Mara için yeterince vaktiniz yoksa Safari’de görmek istediklerinizin bir çoğunu Nakuru Gölünde görebilirsiniz. Nairobi’ye (3 saat) yakınlığından dolayı pek çok ziyaretçinin mutlaka uğradığı Nakuru gölü iki yıldır da bizim uğrak noktalarımızdan bir tanesi.
1968 yılında Milli Park ilan edilen Nakuru gölü Büyük Rift Vadisi üzerinde yer alan göllerden en güzelidir. Kenya sınırındaki Büyük Vadi içerisinde diğer göller sırasıyla;
Bogoria Gölü : Sığ soda gölüdür, 34 km2,
Elmenteita Gölü : Sığ soda gölüdür,
Baringo Gölü : Kenya Rift Vadisindeki ikinci büyük göl, 210 km2,
Logipi Gölü : Turkana gölünün güneyinde Suguta vadisi üzerinde sıcak su ile beslenen soda gölüdür,
Magadi Gölü : Tanzanya’nın güney sınırına yakın soda gölüdür,
Naivasha Gölü : 400 çeşit kuş türüne ve ciddi oranda hippopotamlara ev sahipliği yapan göldür,
Turkana Gölü : Kenya – Etiyopya sınırında yer alıyor. 6.405 km2 ile Kenya’nın en büyük gölüdür.
Kenya’da koruma altındaki parklar listesinde yer alan Nakuru Gölünde 500’e yakın kuş türü vardır. Safari için bir cennet olmakla birlikle kuş gözlemciliği için de muhakkak ziyaret edilmesi gereken bir yer olduğunu unutmamak gerekiyor.
Akasya ormanından geçerken babun ailesine rastlayıp, buradan Nakuru gölüne doğru yolumuza devam edince bize merhaba diyen diğer bir güzel hayvanlar da pembe flamingolar oluyor.
Milyonlarca flamingoya ev sahipliği yapan Nakuru gölü deniz seviyesinden 1754 metre yükseklikte bir alkalin(çok yüksek bazik) (bazik: bileşiminde asit ve baz ağırlığı oranı normal tuza göre az ama baz oranı normal tuza göre yüksek olan) yani soda gölüdür.
Maasai dilinde Nakuru, toz ya da tozlu yer anlamına geliyor. Bu önemli ekosistemi korumak amacıyla 1968 yılında Nakuru Gölü Ulusal Park ilan edilmiştir. Alg (su yosunu) zengini gölüyle sadece flamingolara değil, çeşitli kuş türlerine, yaban domuzlarına, babunlara, impalalara, zebralara, Rothschild zürafalarına, aslanlara, nesli tükenmek üzere olan siyah ve beyaz gergedanlara da ev sahipliği yapıyor. Aslında park gergedan avcılarına resmen bir bariyer oluşturuyor. Yapılan koruma çalışmaları sonucunda rehberimizin verdiği bilgiye göre şu an parkta toplam 40 tane gergedan olduğunu öğreniyoruz. Beş büyük arasında yer alan gergedanı görmek istiyorsanız gelinmesi gereken yerin artık Nakuru Gölü olduğunu biliyorsunuz!
Beyaz gergedan ismi Afrika kelimesi weit’ten gelir. Geniş anlamına gelen kelime gergedanların geniş ağızlı olduklarını ifade etmek için kullanılmıştır. Fakat daha sonra bunu İngilizler white olarak çevirmiş ve beyaz gergedan olarak anılmaya başlanmıştır.
Peki nedir bu siyah ve beyaz gergedan?
Aslında dışarıdan baktığınızda her ikisi de aynı gibidir. Aralarında farkı en iyi dudak yapısından anlayabilirsiniz. Beyaz gergedan yayvan dudaklı olup siyah gergedan ise kanca dudaklıdır. Beyazlar daha sosyal ve toplu olarak yaşarken, siyahlar daha başıboş ve agresiftirler.
19.yy’ın sonunda sayıları yaklaşık bir milyon olan gergadanlar, 1970’lerde 70.000’e düşmüş olup günümüzde ise sadece 28.000 tane kalmıştır. Beş türden üç’nün nesli tükenmiş olan gerdanları Afrika ve Asya seyahati gerçekleştiren ve şanslı olanlarımız görebiliyorken bundan sadece 5-10 yıl sonra acaba çocuklarımız görebilecek mi içler acısı bir durum. Sanıyoruz ki bizler de bu şanslı kişiler arasında yerimizi aldık. Kaçak avcıların gergadanları öldürerek boynuzlarını Çin’e ilaç yapımı için Vietnam’a değerli hediyelik eşya amacıyla satılmasına ortak olmamak için milyonlarca yıldır (40 milyon yıl) ekosistemin bir parçası olan gergedanların soyunun tükenmesine izin vermeyelim.
Kenya’da sadece 680 tane siyah gergedan kalmıştır.
Nakuru Gölünün en bilinen diğer ev sahipleri gölü pembeye boyayan flamingolardır. Rift Vadisi üzerindeki göller arasında 4 milyona yakın flamingo göç gerçekleştirmektedir. Flamingolar sığ sularda beslendiği için Nakuru gölü onlar için en ideal göllerden biridir. Su seviyesi yükseldiği için flamingolar daha sığ olan göllere gidiyorlar.
Nakuru gölünün yağmur ormanlarıyla beslenmesinin yanı sıra diğer kaynağı kuzeydeki Mau ormanından gelen sulardır. Fakat son yıllarda Mau ormanındaki ciddi ağaç kesiminden dolayı sular fazlasıyla Makalia şelalesine gelmeye başladı. Dolayısıyla şelaleye gelen aşırı su miktarı göl suyunun artmasına sebep olmuştur. Şimdilerde göl suyu yüzölçümünün %50 üzerinde çıkmış durumdadır. Su artışından dolayı sular altında kalan ağaçlar çürümeye başlamıştır. Ve kara parçası yavaş yavaş suyla dolduğundan park içinde yaşamlarını sürdüren hayvanların otlayacak ve gezecek yeterli alanı kalmamaktadır.
Yine sular artışının bir diğer etkisi de flamingolara yansımıştır. Bahsettiğimiz gibi flamingolar sığ sularda yaşayan ve yiyecek ihtiyaçlarını yine sığ sularda yetişen alglerden temin etmektedir. Ancak sular yükselmesi ph seviyesi yüksek alkalli gölünü yavaş yavaş tatlı suya döndürmüş ve alglerin yetişmesine imkan vermez duruma gelmiştir. Bu durumun sonunda ne mi olmuştur? Yaşam alanları değişen ve yiyecek ihtiyacı bulamayan flamingolar beslenebilecekleri algleri bulabilmek için daha kuzeydeki Bogoria gölüne göç etmiştir. Gerçi bu Nakuru gölüne gidecek olanları hayal kırıklığına uğratmasın. Gittiğiniz zaman her şekilde flamingo göreceğinizin garantisini veriyoruz. Sadece milyonlarca flamingoyu bir arada göremeyeceğinizi bilin yeter!
Nakuru Gölünde 2 tür flamingo var. Biri bizim ülkemizde olan diğeri ise küçük flamingodur. Nakurudakilerin flamingoların kırmızı gözleri, daha pembe ayakları, kırmızı-siyaha yakın gagası vardır. Ayırımı bu şekilde yapabilirsiniz.
Flamingolar Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Flamingolar doğduklarında gri renklidir. Sonra beyaz renge dönen renkleri tam bir yıl sonra pembe olur,
Kıyılarda avlanan flamingolar genellikle salyangoz, karides ve su yosunları ile beslenir,
Altı yaşına geldikten sonra çiftleşirler,
Kuş türleri arasında en uzun olanıdır. Boyları 1,5 metreye kadar ulaşır,
Ortalama yaşam süreleri 30-50 yıl arasındadır.