Hindistan seyahatimizin Pushkar ayağını da bitirip sıra Jaipur’a geldi. Sabah otelden ayrılıp Marwar otogarına yürüyerek ulaştık. Pushkar merkezindeki tur acentasının otogarda da yeri olduğu için otogarda acentayı bulup otobüsün ne zaman geleceğini yetkiliye sorduk. Adam bize yanlış yere geldiğimizi diğer otogara gitmemizi söyledi. Çevredekilere sorduğumuzda başka otogar olmadığını doğru yerde olduğumuzu söylediler. Kime inanacağımıza şaşıyoruz. Neyse bizim gibi başka turistler de gelince burda durup otobüsümüzü beklemeye karar verdik. Otobüsümüz 09:30’da geldi.
Ağzına kadar dolu otobüse binip Ajmer’e kadar ayakta yolculuk yapmak zorunda kaldık. Burada bir çok yolcu inince yerlerimize kavuştuk. Otobüsün duraklama yaptığı yerlerde seyyar satıcılar içeri girerek samose dokseda, masala çayı satıyor. Ajmer’den ayrılıp yaklaşık 1 saat sonra gişeleri geçer geçmez otobüsümüz tekrar durdu. Bende o ara tuvaletimiz gelirse ne yaparız, acaba ihtiyaç molası verirler mi diye içimden düşünürken Orkun’un dışarıyı göstermesiyle ihtiyaç molası verildiğini öğrenmiş oldum. Otobüs yolun kenarına çekmiş yolcularda inmiş çalıların arasında tuvaletlerini yapıyor. Güler misin ağlar mısın Benim zaten gelerek ihtiyacım da kaçmış oldu bu manzaradan sonra. Jaipur’a varınca otobüsten inip rikshaw ile otelimize gittik.
Jaipur gezimiz boyunca ziyaret ettiğimiz yerlerin başında Jaipur City Palace geliyor. Giriş ücreti 300 rs aynı bilet ile 1 hafta içerisinde Jaigarh Fort’a giriş ücretsiz. Saray kompleksinin ana giriş kapısından girer girmez karşımızda gördüğümüz bina Mubarak Mahal – Textile Gallery. Mubarak Mahal 1890 yılında Maharaja tarafından misafirlerin konaklaması amacıyla yaptırılmış. Günümüzde ise Mihracelerin kıyafetlerinin, takılarının, müzik enstrümanlarının ve diğer kullanılan objelerin sergilenmekte olduğu tekstil müzesi olarak ziyarete açıktır. İçerideki gelinlik ve damatlık mutlaka görülmelidir. Mubarak Mahal’in hemen arkasındaki yapıda resim, tablo, şal, takı vs.. ürünler satılmaktadır. Kağıt üzerine işlenen resimlerin ücreti 1000 rs’den başlayıp on binlere kadar çıkıyor. Mubarak Mahal’dan sonra sağ tarafta bulunan fil heykellerinin sanki koruma maksadıyla konulduğu Rajendra Pol kapısından geçip Gangajali gümüş su tanklarının olduğu Diwan-ı Khas bölümüne çıktık. Maharaja Sawai Madho Singh II’nin 1901 yılında İngiltere’ye giderken yanında götürdüğü su tanklarıdır. 2 adet su tankını Ganj nehri suyu ile doldurup beraberinde götürmüş İngiltere’de bulunduğu süre zarfında bu suyla yıkanmıştır. Her biri 345 kilo ağırlığında olan su tankının kapasitesi 4091 litredir. Tanklar özelliklerinden dolayı dünya rekorlar kitabına girmiştir. Kristal avizeli pembe yapıyı da gezdikten sonra Ridhi Sidhi Pol kapısından geçip kraliyet ailesinin yaşadığı yapının avlusuna yani Pritam Niwas Chowk’a ulaştık.
Avluda birbiri ile karşılıklı 4 kapı var. Göz alıcı işçiliğe sahip tavuskuşu kapısı sonbaharı temsil ettiği gibi aynı zamanda Tanrı Vişhu’ya ithaf etmektedir. Lotus kapısı yaz mevsimini temsil etmekte olup tanrı Shiva ve eşi Partvatiye ithafen, dalga motifleri olan yeşil renkli Leheriya kapı ilkbaharı temsil edip tanrı Ganesha’ya ithafen, gül kapısı da kış mevsimi temsil edip tanrıça Devi’ye ithafen yapılmıştır.
Avludan gördüğümüz 7 katlı yapının adı Chandra Mahal’dir. Moğol mimarisinin izlerini taşıyan yapı 1727 – 1734 yılları arasında yapılmıştır. Yapının dış duvarları Mihrace Jai Singh tarafından yapılmış bitmeyen bölümler ise daha sonra tamamlanmıştır. Kompleksin tam ortasındaki Chandra Mahal’de bugün son mihrace olan Bahavani Signh bu sarayda yaşamaktadır. Yapının giriş katı haricinde diğer katlar ziyarete kapalıdır. Her kat Suhk Niwas, Ranga-Mandir, Pitam-Niwas, Chabi-Niwas,Shri-Niwas gibi değişik isimlere sahiptir.
Kompleks içinde görülmesi gereken en önemli yerin Sabha Niwas olduğunu düşünüyoruz. Geniş salonda resim çekmek kesinlikle yasak. Her köşede güvenlik olduğu için gizli saklı bile çekmeye fırsat vermiyorlar. Salona girdikten sonra sol tarafta asılı duran tablolarda Mihracelerin resimleri var, 3.tablo ise bez üzerine işlenmiş olan tanrı Krisha’nın motifi var. Salonun tam ortasındaki avize Hindistan’ın 6. büyük avizesiymiş, 1830 yılında Çekoslovakya’dan getirtilmiş. Salonun ortasındaki halı tam 350 yıllık, tavan işlemeleri ise el işinin en güzel örneklerinden.
City Palace’ın karşısında Jantar Mantar var. Giriş ücreti 350 rs.’dir. Eğer gezinize Hawa Mahal’den başlayacaksanız gişeden kombin bileti almanızı öneririz. İki gün geçerliliğe sahip kombin bileti aldığınız takdirde Amber Fort, Nahargarh Fort, Hawa Mahal, Albert Hall ve Jantar Mantar için yalnız 350 rs’e görme şansını yakalamış olacaksınız.
Albert Hall müzesi aslında hükümet binası olarak kullanılmak istenmiş ancak sonra müze olmasına karar verilmiş. Müzenin içinde çiniden taş oymasına, müzik aletlerinden metal işlemelerine, takılardan kıyafetlere kadar birçok tarihi objenin sergilenmekte olduğu yapıdır. Gün içerisinde 600 rs’e anlaştığımız rikshawcı ile yarın sabahtan akşama kadar bir çok yeri görmek için sözleşip yorgun bir günün ardından dinlenmek için otelimize gittik.
Otelimiz konum itibariyle Pink City’e yürüyerek 5 dakika. Genişçe bahçeye ve çok temiz odalara sahip otel tüm Hindistan gezimiz boyunca konakladığımız en iyi oteldi. Sabah rikshaw bizi alır almaz Monley Temple’a gittik. Maymunları beslemek isterseniz girişte satılan fıstıklardan alabilirsiniz. (10 rs) Yanınıza rehberim diye gelenleri dikkate almayın kendi kendinize de gayet rahat gezebilirsiniz. Önce sizden 50 rs istiyor 50 metre yukarı tırmandıktan sonra tapınağın arka ormanlık tarafına götürmek için bu sefer 300 rs ayrı rehberlik ücreti talep ediyor. Tırmanış bitince varılan yerin ismi Galta Ji diğer bilinen adıyla Alwar Bagh (Monkey Temple). Yeşillik içine kurulu tapınaklar Hanuman, Krishna, güneş tanrısı Surya ve Shiv ailesine adanmıştır. Kompleks içerisinde 7 tane gölet bulunuyor daha doğrusu kunds olarak bilinen tanklar. Bunların içinde yıkanıp, temizlendiklerine inanıyorlar. Monkey temple’ın ardından Amber Fort için rikshaw ile yola çıktık.
Amber Fort’a varmadan önce yol üzerinde yılan oynatıcılarını görünce biraz onlarla oyalanıp bizde yılan oynattık 🙂 İşinizi gördüktem sonra içinizden ne kadar bahşiş vermek istiyorsanız o kadar verebilirsiniz. Biz 50 rs ödemiştik. Amber Fort’un önünde inip girişe kadar tırmanmak zorundayız. Dileyen fillerle tırmanıyor biz filin tepesinde gitmek yerine yürüyerek tırmanmayı tercih ettik. Zorlu tırmanış sonrası Ganesh Pol isimli kapıdan geçip avluya vardık. Hemen karşı gişede biletler satılıyor. Eğer Hawa Mahal’den kombine bilet almadıysanız burada 200 rs giriş ücreti ödemelisiniz.
Mihracenin eski yerleşim yeri olarak kullanılan Amber Fort 1592 yılında Raja Man Signh tarafından Maota gölünün yamacına yaptırılmış. Yapı daha sonra Raja Jai Signh tarafından genişletilip tamamlanmıştır.
Biletler alındıktan sonra yapıya girmek için devam ettik. Önce Siladevi tapınağına girdik çorap ve kamera yasak. Buradan sonra Divan-ı Aam yanındaki Türk hamamı, Diwan-ı Khas (Sukh Mandir), Sukh Niwas, Sheesh Mahal, Zenani Deorhi ve başkaca yapılar gördük. Amber Fort’da Müslüman ve Hint mimarisinin izleri çok bariz göze çarpmaktadır. Amber Fort’u gezdikten sonra çıkışa giderken sağ tarafımızda kalan yoldan devam edip Jaigarh Fort’a ziyaret etmek istesek da o kadar yolu tırmanmayı gözümüz yemedi. Dünyanın en büyük tekerlekli topu burada bulunuyormuş. Tırmanamadığımız için göremedik 🙂
Merakla görmeyi beklediğimiz Jal Mahal için tekrar yollara düştük. Man Sagar gölü üzerine kurulu 1799 yılında kırmızı kumtaşından yapılmış bir yapı. Mihrace Madho Singh I tarafından yapılmış ama saray olarak kullanılmamıştır. Mihrace yaz mevsiminde akşam üzeri buraya gelerek keyif yaparmış. O zamanlar göl yerine her yer yeşillik/orman olduğundan mihracenin buradaya avlanmak için geldiği de bilinmektedir. 5 katlı yapının en üst katında bahçesi bulunuyor. Devlet ileri ki yıllarda Jal Mahal’i otel yapmayı düşünüyormuş. Yapılırsa eminiz oldukça güzel ve pahalı olur 🙂
Jaipur’daki son durağımız Hawa Mahal yani Rüzgar Sarayı oldu. Bu yapıyı ilk Baraka belgeselinde görmüştüm. Demek ki görmek bugüne kısmetmiş 🙂 Pink City’nin tam merkezinde bulunan hatta şehrin simgesi haline gelmiş olan yapı 1799 yılında Mihrace Sawai Pratap Signh tarafından pembe ve kırmızı kiremit taşından yaptırılmıştır. Lal Chand Ustad yapıyı Tanrı Krishna’yı taçlandırmak olarak betimleyip buna göre dizayn etmiştir. Dış görünüşü 5 katlı olan bina kompleks içine girilip arkadan bakıldığında 2 katlıdır. Yapıda toplam 953 adet pencere bulunuyor. Belki adının rüzgar sarayı olması bundan kaynaklanıyordur. Saray ailesine mensup kadınlar ve haremdeki kadınların dışarı izleyebilmesi için yapılan muazzam bir yapıdır.