Aeolus’un Adası Semadirek
Bu yaz gezi rotamızı Ege’nin en kuzeyindeki Türkiye’nin komşu adası Samothraki nam-ı diğer Semadirek adasına çevirdik. Semadirek adası ülkemize yakınlığı ve ulaşım kolaylığı ile Yunanistan gezi rotasında yer alması gereken Yunanistan’ın keşfedilmemiş adalarından bir tanesidir.
178 km² doğal alan ile kaplı Semadirek adası tarihi, kültürü, gizemi ve yerel lezzetleri ile kendinden söz ettirmeyi başaran ada’dan öyle artistik fotolar, şıkıdım şıkıdım gezineceğiniz beachler, beş yıldızlı resort’ler beklemeyin. Tüm bu söylediklerimizden birkaç günlüğüne de olsa uzaklaşıp Semadirek adasına gelin ve şöyle güzel bir kafa dinleyin, doğanın sizi dinlendirmesine izin verin. Mavi ile yeşilin bütün olduğu ada’da huzura erin.
Kısa Tarih Bilgisi
Yapılan kazı çalışmaları sonucu tarihi kalıntıların adanın tarihinin M.Ö 5.500 yılına kadar dayandığı ve adaya M.Ö 1.500 yılında Trakyalıların gelerek bugünkü Chora köyüne yerleştikleri bilinmektedir.
Ada sırasıyla Persler, Makedonlar ve M.Ö 168’de Romalılar tarafından fethedilmiştir. Saint Paul’un Asya’dan Avrupa’ya gerçekleştirdiği gezi boyunca rotası üzerinde olan Semadirek adasına gelmesiyle beraberinde Hristiyanlığı’da getirmiş ve adanın asıl dini Hrisiyanlık olmuştur.
Yüzyıllar boyunca soyguncular ve korsanların mağduru olan ada’da pek çok tarihi eser ya çalınmış ya da ciddi zarar görmüştür. Bunlardan bir tanesi de meşhur Nike heykeli. Şu an orjinali Paris Louvre Müzesinde sergilenmekte olan heykel ne yazık ki bu ada’dan çalınmıştır. Yerine yenisi yapılmış ve ada’da müze içinde sergilenmekte ama orjinalinin yerini tutmuyor tabi.
1204 yılına kadar Bizanslıların kurallarının geçerli olduğu ada sonrasında 1430 yılında Cenovalı Gattilusi ailesinin hakimiyetine 1457 yılında ise Osmanlı hakimiyetine girmiştir.
Semadirek Adasına Ulaşım
Dedeağaç’tan bindiğimiz feribot ile adaya ulaşım 2 saat 10 dakika sürüyor. Uzun süren yolculuk boyunca ister geminin kapalı kısmında ister güverte kısmında yolculuk yapabilirsiniz. Kapalı bölümdeki koltukların genişliği ve dolayısıyla rahat oluşu yolculuğu aslında daha kolay hale getiriyor.
Feribot Ücretleri Tek Yön : Kişi başı 15.80 Euro, motosiklet için 17.50 Euro.
Semadirek adasına ulaşımın yalnızca Dedeağaç/Alexandreopoli’den olduğunun altını çizmeliyiz.İki saat 10 dakika süren yoluculuk sonrası adanın Kamariotissa bölgesine yanaştık. Burası adanın en bilinen, en kalabalık, en canlı noktası. Ege sahil kasabalarındaki limanlara çok benzettik burayı. Market, eczane, cafe, çay bahçesi, büfe, tur acentaları, restaurant yol boyunca sıra sıra dizili.
Kamariotissa’dan sonra en kalabalık bölge ise Hora olarak telaffuz edilen Chora köyüdür. Kamariotissa’dan yaklaşık 6 km uzaklıkta bulunmaktadır. Osmanlı ve Pers hakimiyetinin ardından ada da tek kalan yapı köyün girişindeki Ceneviz kalesinden ibarettir. Parke taşlı daracacık sokaklarını 2 katlı taş evlerin süslediği adeta sizi kendine hayran bıraktıracak bir köydür Chora.
Diğer bir kalabalık bölgesi ise kaplıcaları ile meşhur Therma’dır. Diğer 2 bölgeye göre daha salaş, daha doğa ile bütün, daha huzur veren bir yerdir. Bizce adanın en gezilesi başlıca bölgesidir. 2 tam günü burada bulunan Gria Vathra ve Fonias şelalarinde geçirebilirsiniz. Hatta geçirmelisiniz!
İlk günümüzde adayı baştan sonra turlayıp kumsallarını keşfederek geçirdik. Zaten adanın yolları kumsalın hemen yanı başında uzanıyor. Her yer kumsal her yer deniz. Canın sıkıldığında, yorulduğunda dur istediğin yerde gir denize!
Kumsallar Hakkında Görüşlerimiz:
Kipos’a sakın gitmeyin. Uzunca bir kumsal ama tamamen taşlıktan oluşuyor. Olur da illa gidip görmek isterseniz yanınıza muhakkak yeme-içme gibi ihtiyaçlarınızı alın. Şezlong, şemsiye de olmadığını belirtelim.
Paxia Ammos tüm günü keyifle geçirebileceğiniz bir kumsal.
Therma limanının sağ tarafında yer alan Saoki Beach Bar. Dekorasyon, şıklık, temizlik, ilgi anlayacağınız her şeyin dört dörtlük olduğu bir kumsal. Bir tam gün de buraya ayrılabilir.
Semadirek Adasının Kumsalları
Ada denilince kumsallar olmazsa olmazlarımız. Semadirek adası da kumsal bakımından sizlere oldukça çeşitlilik sunuyor. Samothraki adasında ana yol üzerinde ilk kumsal Paxia Ammos’tan başlar ve ana yolun bittiği yerde Kipos kumsalı ile son bulur.
Paxia Ammos’un biraz ötesinde bulunan Katarti ve Karkani kumsallarının her biri ufak koy içinde bulunmaktadır. Paxia Ammos kadar adanın en meşhur kumsalları olmasa da onun kadar ilgi çekici olduğunu söyleyebiliriz. Bu 3 kumsal haricinde diğer tüm kumsalların taşlık olduğunu belirtmek isteriz.
Diğer bilinen 2 kumsal ile Giali ve Vatos’tur.
Vatos Paxia Ammos’un batısında kalan ulaşımı ancak tekneler ile sağlanan bir kumsaldır. Çevresi kaya ve mağaralar ile çevrili adanın değerli kumsallarından bir tanesidir. Hatta sizi tekneyle buraya getirecek olan kişi ile anlaşıp burada kamp yapıp bir kaç gün sonra sizi almasını isteyebilirsiniz. Böylelikle kimselerin olmadığı, adanın en güzel kumsallarından birinde muhteşem bir kaç geçirme şansını da yakalamış olursunuz.
İlk gün adayı şöyle bir talan ettikten sonra geriye kalan günlerimizde rahat rahat keşfedilecek yerleri sırasıyla gezmeye başladık.
Fonias
Rotamız Fonias Deresi oldu. Motosikletimizi girişteki park alanına (ücretsiz) park ettikten sonra ayaklarımızda şıpıdık terliklerimiz ile başladık yürümeye ? Daha Fonias deresinin patika yoluna adım attığımız anda kendimizi başka bir dünyada hissettik. Bu güzel duygunun içine aman terliklerimiz acaba yırtılır mı fikrini ortadan kaldırmak adına terlikler hemen çıkarılıp yola çıplak ayak devam edildi ? Hiç zor olmuyor siz de deneyebilirsiniz. Ağaçların arasında kendini hissettiren güneşe inat büyük bir haz içinde dere boyunca salına salına yürümek, yoruldukça gölet olan bölgelerde dinlenmek, börtü böceğin sesine kulak vermek bunların hepsi tarif edilmez duygular. Yaklaşık 2 km dere kenarında yürüdükten sonra kalabalığı görünce şelaleye ulaştığımızı anladık. Ne kadar yaklaşırsak yaklaşalım şelaleyi göremesekte kayanın ardında gizlenmiş tüm heybetiyle akan suyunun sesini duyunca ulaşmak istediğimiz noktaya vardığımızı anladık. 2 km yolun sonunda ferahlama isteği ile Orkun kendini şelalenin göletine atarken ben ise biraz daha tırmanıp şelaleyi tepeden görmek istedim.
Fonias gezimizin bitmesini hiç istemedik. Hatta Orkun’un deniz yerine tüm gün burada takılabiliriz lafını da duyduktan sonra demek ki bu duyguları sadece ben yaşamıyormuşum. Her ikimizde hayran kaldık buraya.
Dağcılık yapanlar için ada’da en revaşta olan bölgelerden biridir Fonias. Tehlikeli yollarında trekking yapmak için biraz da olsa tecrübeli olmalısınız. İlk defa yapacaksanız hiç denemeyin.
Diğer bir rota ise Therma bölgesindeki Kyra Vathra’dır. Therma’nın içine girdikten sonra tabelaları takip ederek şelaleye yakın bir yere aracınızı park bu noktadan itibaren yürümeye başlıyoruz. İster dağı tırmanarak isterseniz su yolundan gidebilirsiniz. Birbirinden güzel havuzlar, şelaleler sizleri bekliyor. Bu arada belli noktalar çıplaklara denk gelmeniz çok olası. Hamağını havuzun üzerine kuranlar, çıplak yatanlar, kamp kuranlar ne türden insan ararsanız hepsi buraya gelmiş.
Kyra Vathra
Amacımız her ne kadar tüm şelaleleri gezmek olsa da her gördüğümüz yere hayran kalıp çokça vakit harcadığımız için son 2 tanesine vaktimiz yetmedi. Bir bakıma iyi ki vaktimiz yetmemiş diyoruz. Çünkü Orkun’un terliğinde kopmayı beklemesine çok vakit kalmamış. Motora varmamıza yakın terlik dayanamayıp koptu. Son 2 şelaleyi de görücez desek yolun sonunu nasıl getirirdik bilemiyoruz 🙂
Semadirek Adasında Görülmesi Gereken Yerler
Chora Köyü : 10. Yy’dan kalma geleneksel bir köy olan Chora daracık sokakları ve 2 katlı şirin taş evleri ile sizlere güzel saatler geçirmeyi, geçmiş zamana yolculuk yapmayı vaad eden bir köydür. Köy içinde hediyelik eşya dükkanları, tavernalar, cafeler bulup akşamını burada hiç sıkılmadan geçirebilirsiniz.
Köy içinde konumu, servisi ve hizmeti ile en iyi restaurant kesinlikle 1900’dür. Fiyatları ve gelen yemeklerin lezzeti ile bizden tam puanı almayı hak eden yerlerden biri oldu.
Yemek Tavsiyesi : Keçi dolması – 8 Euro
Hazır yeri gelmiş yemekten bahsetmişken bizim akşam yemeği için beğendiğimiz yerlerden biri’de Kamariotissa’dan Therma’ya giderken yol üzerinde gördüğümüz Vasilikos Restaurant oldu. Zaten ilk gördüğünüz de hayran kalınacak bir yer. Akşam yemeğinizi gün batımına denk getirip çok hoş vakit geçirebilirsiniz.
Zafer Tanrıçası Nike : Heykel 1863 yılında Yunanistan’ın kuzeyege denizinde yer alan Samothrace – Semadirek adasında Charles Champoiseau tarafından bulunmuştur. 1884 yılından bu yana Paris Louvre Müzesinde Daru merdiveninin en tepesinde sergilenmekte olan heykelin diğer 2 kopyası ise Viyena ve Semadirek Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Heykel hakkında önceden yazmış olduğumuz makaleden daha fazla bilgi sahibi olabilmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Gatillusi Kulesi : Gattilusi ailesi tarafından geç Bizans dönemi mimarisi ile yapılmış bir kuledir.
Kule Fonias deresinin deniz ile birleştiği burunda durmaktadır.
Büyük Tanrıların Sığınağı Paleopolis : Kamariotissa’dan 6.5 km uzaklıkta bulunan tapınak yıllar önce Poros’tan (adaya 400 km uzaklıkta) deniz yolu ile getirilen mermerler ile inşa edilmiştir. Tüm dün mensuplarına kapılarını açan tapınak bugüne kadar kimin hakimiyetine girdiyse zarar verilmeden günümüze kadar ulaşabilmiştir. Ancak sonrasında yağmalar, soygunlar neticesinde eski görünümü yok olmuştur. Hatta tapınağın mermerlerinden köylere evler yapılmıştır.