Orta Doğu ülkesi olan Ürdün ne yazık ki hak ettiği değeri gezginler tarafından kazanmış değil. Türkiye’den yalnızca bir kaç saat mesafe uzaklıkta yer alan Ürdün yakınlığı ve ülkede gezilecek yerleri ile keşfedilmeyi bekliyor. Ürdün gezilecek yerler listemizi ülke’nin başkenti Amman’dan başlayıp sahil şehri Akabe’de sona erdireceğiz. Bu iki şehir ve arasındaki doğal güzellikleri, antik kentleri de dahil ederek sizlere Ürdün’de gezilecek her noktayı tane tane anlatacağız.
AMMAN
Amman ülkenin başkenti ve en kalabalık şehridir. Aslında Amman gezilecek yerlerden ziyade ülkenin kültür ve mutfağını yakından tanımak için en doğru şehirdir.
Citadel / Jabal Al Qalaa : Amman şehrini kuş bakışı seyredebileceğiniz bir noktadır.
Jabal al Qala’a olarak bilinen Citadel Tarihi Sit Alanı, Amman’ın bilinen en eski yerlerinden biridir. Şehrin en yüksek tepesinin üzerinde olan kalenin tarihi önemi çok büyüktür. Arkeolojik kazılar sonucu tahminlere göre 7000 yıl öncesine dayanan bir yerleşim yeri olarak kullanıldığını ortaya koyuyor. Kale, ziyaretçilerin zaman içinde yürüyebileceği ve sayısız uygarlığın kalıntılarını görebileceği şaşırtıcı bir açık hava müzesidir.
Jerash : Amman yani Ürdün’ün tarihi şehri aslında Jerash’tır. Burada Yunanlılara ait Greko Romen şehri var. Hatta Roma dışında en iyi korunmuş ve en büyükRoma şehirlerinden biri olduğu bilinmektedir. Cardo, Sütunlu Cadde, Herkül Tapınağı, Oval Plaza ve 5000 ve 7000 seyirciyi ağırlayabilecek iki amfitiyatro da dahil olmak üzere kentin en önemli yerlerinden bazılarını gezmeyi ihmal etmeyin. Şehir merkezinden 45 km uzaklıkta bulunan şehre dilerseniz kiraladığınız araçla dilerseniz de günlük turlar ile gidebilirsiniz.
Kraliyet Otomobil Müzesi : 1956 ila 1999 yılları arasında Ürdün’ün Krallığını yapmış olan Kral Hüseyin’in en büyük sevdası olan araçların sergilendiği müthiş bir müzedir.
Kral Hüseyin’in oğlu II.Abdullah yani bugünkü Ürdün Kralı babasının anısına bu müzeyi yaptırmış ve babasının kullandığı tüm araçlar burada sergilenmek üzere bir araya getirilmiştir. Motosikletten spor araçlara, klasik otomobillerden jeeplere kadar her türlü orjinal aracı görmek için bu müze mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri olmalı.
Rainbow Street : Şehrin kalbi konumundaki bu sokak cafelere, restaurantlara, alışveriş dükkanlarına sahip olmasıyla oldukça eğlenceli ve kalabalık bir bölgedir. Günün yorgunluğunu bu sokakta gezip, eğlenerek atabilirsiniz.
ÖLÜDENİZ – LUT GÖLÜ
Burası bir tuz gölüdür. Hatta o kadar tuzludur ki suyun üzerinde durmak için hiç çaba sarfettirmez size. Kitabınızı, kahvenizi alın su üstünde keyfinizi yapın, gerisini düşünmeyin. Su içinde bulunan minarellerin eklem ağrısı ve cilt tahrişlerine iyi geldiği söylenmektedir. Tabi ilk seferde sonuç vermesini beklemek biraz saçmalık. Biz de cildimiz anlık yumuşasın diye çamur banyosu yaptık.
Ölüdeniz’in kuzeydoğu kıyısında genelde kaplıcalar, tesisler ve lüks oteller bulunmaktadır. Genelde ölüdeniz çevresinde yıkanmak için tesislerden faydalanmanız gerekir. Ve bunun içinde onlarca doları gözden çıkarmalısınız. Ama para ödemeden bu işi nasıl hallederim diyorsanız en doğru adresiniz Herodus Spring olmalı. Tesislerin bulunduğu bölgenin 10 km güneyinde yer alıyor. Zaten navigasyona yazmanızla ulaşmanız mümkündür.
Ölüdeniz deniz seviyesinden 427 metre aşağıda olup dünyanın da en çukur noktası olma özelliğine sahiptir. Göldeki tuz oranı % 32.4 olduğundan suyun kaldırma gücünü varın siz düşünün! Tuz oranının çok yüksek olmasından dolayı gölde hiçbir canlı yaşamamaktadır. Sahilde kayaların tuz kapladığını görmek mümkündür. Ürdün’ün Petra’dan sonra en çok turist çeken noktası olduğunu söyleyebiliriz. Hava suya girmek için müsait olmasa bile bu deneyimi sakın es geçmeyin.
Lut kaviminin helak olduğu yerler. M.Ö 1800 yıllarında Hz. Lut Sogo ve Gomora’ya gönderiliyor. Buradaki halk allahı tanımıyordu. Tüm fenalıklar yapılmaktaydı. Kavim Hz.Lut’u dinlemedi ve burada helak oldular.
Lut kavminin helak olduğu yer tam da bu noktadır. Hatta Hz.Lut’un eşi ona inanmayıp taş olmuştur. O olduğu söylenen taş parçası var bu bölgede.
Lut Müzesi : Bilimsel ve arkeolojik araştırmalara göre kavim buradayken çok büyük felaketler meydana geçmiş. Lut kavminden önce sonra hayat bulan kavimlere (diğer medeniyetlere) ait eşyaları bu müzede görebilirsiniz.
WADI MUJIB
Ürdün’ün en görkemli kanalı Wadi Mujib kumtaşı kayalarının oluşturduğu göz kamaştırıcı ve şaşırtıcı bir kanaldır. Wadi Mujib rezervi kurak dağlardan, engebeli yollardan ve nehirden oluşmaktadır. Vadideki kumtaşı dağlarının yüksekliği 1200 metreyi bulmaktadır. Deniz seviyesinden 900 metre alçakta olan Wadi Mujib içinde güzel bir yolculuğa çıkmak için mayolarınızı ve sualtı kameralarını almayı unutmayın. Çünkü yolculuğunuz oldukça sulu geçecek. Ölüdeniz ziyaretinizden hemen sonra yakınında bulunan Wadi Mujib’e geçebilir ve günü burada tamamlayabilirsiniz. Vadide tek başınıza yürümenize ve kamp kurmanıza izin verilmiyor. Dağlcılık deneyiminiz olsa dahi yanınızda muhakkak rehberiniz olmak zorunda. Kanyon yürüyüşüne meraklıysanız Wadi Mujib’e alternat,f olarak önereceğimiz yerler Hidan ve Zarqa’dır.
Wadi Mujib’de yanınıza getirmeniz gerekenler
En az 2 şişe su,
Vücudunuzun çizilmesine engel olması için uygun kıyafetler,
Mayo (Her yeriniz ıslanacak)
Güneş kremi
Yürüyüş ayakkabısı (Vadi kaygan zeminden oluşmamaktadır. Rahat ayakkabı giymeniz yeterlidir.)
PETRA
Yapımı 2000 yıl önce tamamlanmış olan şehir diğer antik çağlarda örneği görülmeyen yapıya sahiptir. Petra Antik Kenti göçebe Nebatilere başkentlik yapmıştır. Ürdün’ün hava koşulları oldukça sert olduğundan Nebatiler bu farklılıklardan etkilenmemek adına şehri kanyon içine kurmayı tercih etmiştir.
Nebati Başkenti : M.Ö 400 – M.S 106
Roma İmparatorluğu bu kenti Nebatiler’in elinden almayı başarmış yani işgal etmiştir. İşgal sonrasında Romalılar’ın bu şehre katkısı olmuştur. Yağmur yağdığında su birikintisi oluşmasın diye taşlardan balık sırtı denilen yollar inşa etmişlerdir. Ve 2000 yıl önce yapılan yol günümüze aynı sağlamlığıyla korunaklı bir şekilde gelmiştir. Ama yeri gelmişken de söylemeden edemeyeceğiz Romalıların bu şehre çok kattığını sakın düşünmeyin.
Kervan yolu üzerinde olan Petra Antik Şehri zamanının zenginliğini geride bırakıp kervan yolu değişince terk edilmiştir. Terk edilip unutulmasının üzerinden 1000 yıl geçen bu kayıp şehri İsviçreli gezgin Johann Ludwig Burckhard keşfetmiştir.
Keşfedilmesiyle gün yüzüne çıkan şehir hak ettiği değere kavuşarak 1985 yılında Unesco Dünya Mirası Listesine alınmış ve 2007 yılında Dünyanın Yeni 7 Harikası listesine girmeye hak kazanmıştır.
Kumtaşı falezleri arasında gizli kalmış bu tarihi yapı hazine binasına, saraylara, mezarlara ve tapınaklara sahiptir. Geçmişten günümüze çok deprem olmuş ve buraya da zarar vermiştir. Ama görülecek hala çook şey olduğunun altını çizmek istiyoruz.
Şehir’de başlıca gezilmesi ve görülmesi gereken yerler ;
Al Khazneh – Hazine
Ad Deir Manastırı
Kanyon – Street of Faces
Kraliyet Mezarları ( en önemlileri Urn Tomb, Silk Tomb, Corinthian Tomb, Palace Tomb, Sextus Florentinus Tomb)
Hz. Musa’nın kardeşi Harun’un mezarı
Amfitiyatro
Nebatiler Müzesi
Petra Arkeoloji Müzesi
Girişten itibaren ana alana varmak için sağı solu 70-100 metre yüksek kayalarla çevrili 1200 metre uzunluğundaki Siq denilen dar koridoru yürümelisiniz. Geçidin sonuna yaklaşınca Indiana Jones’un filmindeki nefes kesici manzarayla karşılaşırsınız.
Bu yolu yürürken koridorun iki tarafındaki su kanallarını mutlaka görmelisiniz. Yıllar öncesinde bile şehrin içme ve tarım suyu ihtiyacı düşünülerek yapılmıştır.
Hazine binası üzerine oyulan sembollere mutlaka göz atın. Eski tarihlerde pek çok tüccar bu kervan yolu üzerinden geçtiği için yapının üzerine .eşitli semboller kazınmıştır.
Bu sembollerden 7 bardak haftanın 7 gününü, en yukarıda sütünün üzerinde top gibi güneş var. O zaman insanlar güneşe inanırmış, güneşe olan saygılarından dolayı bunu yapmışlardır.
Petra’nın pek çok takma adı var. Bunlardan en bilineni Kayıp Şehir’dir. Çünkü uzun yıllar böyle bir yerden kimsenin haberi yokmuş. Diğer lakabı Gül Şehir’dir. Kumtaşı falezlerinin renginden dolayı bu ismi vermişlerdir.
Bu kayıp şehrin en önemli yapısı manastırdır. 1000 basamağı göz ardı etmeden mutlaka çıkın. Kenarı uçurum olan bu yolu ister yürüyerek ister eşek yardımıyla arşınlayabilirsiniz. Ancak belli bir noktadan sonra yol kayganlaştığı için eşekle gidenlerin yola yayan devam etmek zorunda kalıyor.
Mezarlara girmeyi sakın unutmayın. Buradaki mezarlar oda şeklindedir. İçi oldukça karanlık ve soğuk. Enteresan olan ise 1980’lere kadar bedevilerin tüm aileleri ile burada yaşamış olmalarıdır.
- Yanınızda mutlaka güneş koruyucusu ve bol bol su bulundurun.
- Yorulduğunuz zaman yardımınıza eşek, at ve develer yetişiyor. Ulaşım bakımından oldukça zengin olduğu ortada sanırız J Develer ve at arabaları Petra’nın simgeleri olmuş adeta.
- Ziyaret edilmesi gereken en iyi zaman sabah erken saatler ve akşam üzeridir. Böylelikle kalabalığa maruz kalmadan şehri daha rahat gezme imkanınız olacaktır. Tabi kalabalık haricinde bu saatlerde ziyaret etmenin bir diğer avantajı da sıcağa maruz kalmayacak olmanızdır.
- Eğer vaktiniz ve naktiniz varsa mutlaka Petra by Night’a katılmanızı öneriyoruz. Binlerce mumla süslenen kayıf şehri bir de akşam mum ışıklarının silik ışıkları altında görmelisiniz.
- Şimdi hemen gündüz alınan biletle akşam da girebilir miyiz diye soracaksınız haliyle. Sorun tabi anlarız. Çünkü biz de gitmeden aynısı sormuştuk. Ama cevap no!
- Gündüz ücretinin yarısını ödemek zorundasınız. Pazartesi, çarşamba ve perşembe günleri bu gösteri sergileniyor. Bilginize!
Hollywood filmleri ile ölümsüzleştirilen bir Petra için tavsiye edeceğimiz filmler;
- Indiana Jones: The Temple of The Doom
- Lawrence of Arabia
- The Mummy Returns : Mumya Geri Dönüyor
- Body of Lies
- Hurt Locker
- Transformers: Revenge of The Fallen
- Heaven in The Kingdom
- Sinbad and the Eye of the Tiger
- Terra X – Expedition
- Xin A Li Ba Ba
- Mortal Kombat: Annihilation
- Son of God
- Spiritual Warriors
- Digging for the Truth
- Lady and Her Slaves
WADI RUM / RUM VADİSİ
Nam-ı diğer ay vadisindeyiz. İnsana ayak basmış hissi veren, kızıllığın içinde kaybolmak ve huzur adına farklı duyguları yaşamanıza sebep olan uçsuz bucaksız Ürdün’ün en büyük çölündeyiz.
720 km2 alan içinde granit kayaların ve kumtaşının oluşturduğu Wadi Rum Unesco tarafından koruma altına alınmıştır.
Etrafınızı saran kızıl kayalar ve kumlar arasında yol alırken birkaç saat yaşadığımız dünyadan uzaklaşmamızı sağlıyor.
Bedeviler hala bu çölde yaşamlarını sürüyor. Turunuz boyunca bedevi hayatını gözlemleyip, yerel yemeklerini tatma imkanınız da oluyor.
Mevzu çöl olunca ilk akla gelen canlı da deve oluyor. Bedeviler ulaşımlarını develerle yapıyor. Diğer hayvanları kullanmıyorlar çünkü develer açlığa, susuzluğa ve sıcağa çok dayanıklı hayvanlardır. Hazıe deveden söz açılmışken wadi rum’da deve yarışlarının yapıldığını da hatırlatmak isteriz.
Wadi Rum için tavsiye edeceğimiz filmler ;
- Prometheus
- Lawrence of Arabia
- The Martian
- Rogue One: A Star Wars Story
Wadi Rum’da Gezilecek Görülecek Yerler
- Wadi Rum’a giderken Hicaz demiryolunu ziyaret edin. Osmanlının yaptığı en önemli projelerden biridir. Osmanlıda yaşayan Müslümanları bu tren yolu sayesinde hacca taşınmış. Hicaz demiryolunun bir kısmı da Ürdün’den geçiyor. II.Abdülhamit tarafından 1908 yıllarında Şam ile Medine arasına inşa ettirilmiştir. Hicaz demiryolunda kullanılan eski trende bayrağımız dalgalanmaktadır.
- Doğal yolla ellerinizi yıka. Bedeviler tüm ihtiyaçlarını doğadan karşılamaktadır. Bunlardan biri de temizlik için kullanılan sabundur. Ama çölde sabun ne arasın öyle değil mi? Çölde yetişen bitki sayesinde bu bitkiyi avuç içine alıp hafif suyla ıslatıp sabun görevi gördüğünü deneyince anlamış olduk.
- Arap kahvesini içmeden dönme. Renkli bildiğimiz kahve gibi değil daha açıktır. Ayrıca içine katılan çöl bitkileri sayesinde aromatik tadı da vardır. Bedevi kültüründe bir fincan kahve içmek ayıpmış o yüzden iki fincan içmeyi şimdiden göze alın. Eğer kahvenin devamı gelsin istemiyorsanız fincanı sallayın, bir fincan daha almak istiyorsanız fincanı hafif uzatmanız yetecektir.
- Balon turu yapın.
AKABE / AQABA
Akabe’de herkes için tecrübe eilecek birşey var. Hem karada, hem denizde, hem de havada; Akabe, macera arayanlar için unutulmaz tecrübelerle dolu. Aslan balıkları ile dalıştan ya da Kızıldeniz üzerinde süzülmekten, Akabe körfezi fonuna karşı ATV motorları ile kumullar ve vadiler üzerinde gezmeye kadar Akabe ziyaretiniz unutulmaz olacak.
Akabe’de dalış yapın,
Sualtı Fotoğrafçılığı deneyimi yaşayın,
Cam tabanlı tekne ile Akabe Körfezi’nin harikalarını keşfedin,
Parasailing yapın,
Kumsalların keyfini çıkarın.